Gümüş akarsularla yıkanıyorken toprak
Geçip gidiyor kuşlar kanat kıpırdatarak
Gazi Battal yurdunun koyakları yemyeşil
Bir kaftana bürünmüş, parlıyor ışıl ışıl...
Tabiat başka renk ve bir başka ahenk ile
Günbegün kaynayarak kudurur gökte güneş.
Kızmakta, çatlamakta, alevlenmekte güneş…
Küre-i arzın bütün zorunu biz çekerken
Niçin böyle yanar ki bizden yüksekte güneş?
Yoksa onun başı da kara dumanlarda mı?
yaşamaya çalışıyoruz
yaşamaya çalışanları
yaşatmamaya azmedenler arasında
sevmeye uğraşıyoruz
sevmeye uğraşanları
sevmekten tiksindirenlere rağmen
Əs ruhumu titrədən bir sərt küləq kimi əs
Sinəmdən öz könlümü götürəcəq kimi əs
Mərhamət kılma yenə əs ki əşidsin hər kəs:
Ay çöhrəli sultanım, qurbandır sənə canım.
Əs, məni sarp dağlara, quru çöllərə apar
Eskiden bir başkaydı; yaprak döken güz bile
Gülerdin, bahçemizde bin bir bahar açardı.
Yıldızlarla süslüydü göğümüz gündüz bile
Bakardın, bulutlarda papatyalar açardı…
Söylediğin şarkılar evin her köşesinde
biliyorum yoksun
sadece geçmiş bir sonbaharın
hüznü var bahçemizde
dallar hâlâ çok kırgın
ağaçlar çiçek açmıyor
kuşların göç vakti yaklaştı
adonis güzelliğiyle
beraber açmış çiçeklerini bahar
uçuşuyor, çırpınıyor
arılar, kelebekler ve kuşlar
neşeli masallar anlatıyor
dalda bir gonca, öbür goncaya
gözlerinden fırlayan
alelade bir bakış bile
beni kül etmeye yetecek kudrette
bir alev topu gibi
üzerime üzerime geliyorken
mümkün mü sana birkaç saniyeden
hiç olmazsa yaşadık hayatı şairce
açık gitmez gözlerimiz
aşka, hüzne, sevince
kibrit kutusuna sığdırdık zamanı
sonra yaktık onunla
barut gibi şişmiş yedi katmanı
Tükenmişliğin son faslı bu olsa gerek
Yıkıldım gölgeme basıp sendeleyerek
Ne bir dost selamı kaldı ne bir sevgili
Sual eden yok, herkesin tutuldu dili…
Yalnızım, öyle yalnızım, avareyim ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!