Mesnevi Hikâyeleri Ateşe Atılan Çocuk.

Fatih Lütfü Aydın
302

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Mesnevi Hikâyeleri Ateşe Atılan Çocuk.

Hilekâr veziri olan,
Zalim Yahudi Kral’dan sonra,
Gelmiş başka bir zalim kral.
Zorba mı zorba, celal mi celal.

Dininden döndürmek için Hristiyanları
Yakmakla tehdit etmiş insanları.
Meydanda ateş yaktırıp,
Ateşin yanına put koydurmuş.

Demiş ya puta taparsınız,
Ya da ateşte yanarsınız.

Bir kadın ve çocuğunu getirtmiş,
Kadın duralayınca,
Çocuğu ateşe attırmış.
Korkudan kadın, puta secde etmek isteyince,
Çocuk ateşin içinden bağırmış.

Ey Müslümanlar! Hepiniz ateşe girin.
Bu ateş maneviyattır, serin mi serin.
Bu ateş dışarıdan bakınca, cana eziyettir.
İçine atılan insana rahmettir.

Çocuk demiş anneciğim,
Ben burada çok iyiyim.
Gel anneciğim sen de gel.
Uzat elini bana ver.
Cennet gibi burada her yer.
Saygılar ve Sevgiler.
Fatih Lütfü Aydın.
23.09.2014

Hikmetleri
• Allah (c.c.) ve Resulü’ne (s.a.v.) inananlar inançlarına samimiyetle ve riyasız sarıldıkları takdirde aşamayacakları mani, geçemeyecekleri vadi, kırıp bozamayacakları tuzak yoktur. Hatta onların samimiyetleri sayesinde yüce Allah (c.c.) ateşi onlara gül bahçesi haline getirir.
• Görünüşe aldanmamak lazımdır. Görünüşte zararlı görünen her şey bizler için faydalı olabileceği gibi, faydalı görünen şey zararlı olabilir. Bundan dolayıdır ki yüce Rabbimize pazarlıksız teslim olup riyasız bir bağ ile bağlanmak nefs-i emmarenin fısıltılarına ve dürtüklemelerine kanmamak lazımdır.
• Her şeyin hayırlısını dilemek en doğrusudur. Evlat olsun mal olsun bunlar insanı hayra davet edip iyiye, doğruya götürebileceği gibi kötüye davet edip ateşe de götürebilir. Allah (c.c.) korusun.

Mesnevi’de Geçen Bütün Hikâyeler ve Hikmetler. Sh. 27 Mehmet Zeren BİLGE KÜLTÜR SANAT.

http://www.antoloji.com/nefs-i-emmare-7-siiri/
Ayrıca baskı, işkence karşısında insan bir kaçış yolu bulamıyorsa imanını, Allah’a olan inancını kalbinde yaşatmak şartıyla, diliyle Allah’ı inkâr edebilir. Bu dinimizin İkrah maddesidir.
NAHL
106. Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkâra göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük bir azap da öngörülmüştür.
Geniş açıklama için Bk…. http://fatihltfaydin.tr.gg/ikrah.htm

İbrahim Peygamberin Ateşe Atılma Kıssası
ENBİYÂ
66. Yaşar Nuri Öztürk: İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar
sağlamayan, zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? "

67. Yaşar Nuri Öztürk: "Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden taptıklarınıza! Siz
hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? "

68. Yaşar Nuri Öztürk: Dediler: "Yakın bunu! Eğer birşey yapacak kişilerseniz,
ilahlarınıza yardım edin."

69. Yaşar Nuri Öztürk: Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam
ol! "
Ateşe Atılan Çocuk

Allah'a inananlara bir çağrı var burada.
Ey inananlar! Nefse muhalefet etmek ve şeytana uymamak için
zorluklara katlanın ve sabır ateşine girin. Böylece, Allah'ın
İbrahim aleyhisselâma yaptığı gibi ikramlara ulaşacaksınız.
Ateşin içerisindeki nimet sofrasına oturacaksınız.

Ahmet Kasım Fidan

http://www.dervisler.net/kissalar-ve-menkibeler/mesnevi'de-gecen-hikayeler/msg89251/#msg89251

İsa Dinini mahva çalısan diger bir Yahudi padisahının hikâyesi
740. İsa kavminin dinini mahv için aynı Yahudinin neslinden diger bir padisah meydana çıktı.
Bu diger padisahın meydana çıkısını haber almak istersen “Vessemâi zatülburûc” sûresini oku.
Birinci padisahtan dogan kötü âdete bu padisah da ayak uydurdu.
*Bil ki o çesit sitem ve zulümlerden bu, ne yaparsa Allah, günahını artıksız, eksiksiz ilk zâlimden sonra, arar.
Kim fena bir âdet koyarsa ona her an lânet gider durur.
_yiler gittiler, güzel usul ve âdetleri kaldı; kötü adamlardan da zulümler ve lânetler!
745. Kıyamete kadar o kötülerin cinsinden kim vücuda gelse yüzü o kötülügedir.
Bu tatlı suyla tuzlu su; damar damardır. Halk arasında sûr üfürülünceye dek birbirine karısmadan böylece
gider durur.
_yilere tatlı su miras kaldı. O ne mirasıdır? “Evrensel kitap” mirası.
Dikkat edersen görür anlarsın ki taliplerin dilegi Peygamberlik cevherinin sûleleridir, o sûleleri dilerler.
Sûleler, mücevherlere tâbi olarak parıldar ve dönerler. Sûle, nereden çıkıyorsa, madeni neredeyse oraya
gider.
750. Günes, bir burçtan bir burca gidip durdugundan pencereye vuran ziyası da evin etrafında döner
dolasır.
Kimin bir yıldızla alâka ve merbuyeti varsa o; kendi yıldızıyla döner, dolasır, o yıldızın tesiri altındadır.
Talihli Zühre ise sevkı, çalıp çagırmayı, askı diler, onlara adamakıllı meyli vardır.
Kan dökücü huylu Mirrih’e mensup ise cenk, bühtan ve düsmanlık arar.
Yıldızların ardında yıldızlar vardır ki onlarda ihtirak ve nahis olmaz.
755. Onlar, bu meshur yedi kat gökten baska diger göklerde seyir ve hareket ederler.
Birbirlerine bitisik ve birbirlerinden ayrı olmayan bu yıldızlar, Allah nurlarının ısıgında dururlar.
Her kimin talihi o yıldızlardan olursa o kimsenin zatı, kâfirleri taslayıp yakar.
Onun hısmı, bazen galip gelen, bazen maglûp olan ve tesiri böylece degiserek yürüyen Mirrih’in hısmına
benzemez.
Galip nur, noksandan ve karanlıktan emindir. Allah nurunun iki parmagı arasındadır.
760. O nuru, canlara Hak saçtı. Devletliler, onunla eteklerini doldurmuslardır.
O nur saçısını bulan yüzünü Allah’nın gayrısından çevirmistir.
Kimin ask etegi yoksa o nur saçısından nasipsiz kalmıstır.
Cüzülerin yüzü, külle dogrudur. Bülbüllerin askı güledir.
Öksüzün rengini dısından, insanın rengini, sarı, kırmızı… her neyse içinden ara!
765. _yi renkler, temizlik küpünden hasıl olur. Çirkinlerin rengiyse, kirli kara sudan meydana gelir.
O lâtif rengin adı “Sıbgatullah-Allah boyası” dır. Bu kirli rengin kokusu ise… Allah lânetidir.
Denizden olan, yine denize gider; nerden gelmisse, yine oraya varır.
Dag basından, hızlı hızlı akan seller; bizim tenimizden de aska karısık olarak akıp giden can, aslına gidip
kavusur!
Yahudi padisahının ates yaktırması, atesin yanına, kim puta secde ederse atesten kurtuldu diye bir put
diktirmesi
O köpek Yahudi, bak, ne tedbirde bulundu? Atesin yanına bir put dikti.
770. “Kim bu puta taparsa kurtulur. Secde etmeyen, atesin tam ortasına oturur” dedi.
O, bu nefis putunun cezasını vermeyince nefis putundan, baska bir put dogdu.
Putların anası nefsinizin putudur. Çünkü o put yılan, bu put ejderhadır.
Nefis; demir ve tastan yapılan çakmaktır, put kıvılcımdır. O kıvılcım su ile söner.
Fakat tas ve demir (çakmak) , su ile söner mi? Âdemoglu’nda, bu ikisi oldukça ne vakit ve nasıl emin olur?
*Tas ve demir, atesi içlerinde tutarlar, su onların atesine isleyemez, tesir edemez.
*Irmak suyundan haricî ates söner. Fakat tas ve demirin içine su nasıl girer*
*Küpün ve testinin suyu fânidir. Lâkin pınarın suyu daima taze ve bâkidir.
*Ates ve dumanın aslı demir ve tastır. Hıristiyan ve Yahudi küfrü, ikisinin fer’idir.
775. Put, bir testide gizli kara sudur. Nefsi, muhakkak olarak o kara suya pınar bil.
O, yontulmus put, kara sel gibidir. Put yapan nefis, anayolda bir pınardır.
Bir tas parçası yüz testiyi kırar ama pınar suyu durmadan kaynar.
Put kırmak kolay, gayet kolaydır. Fakat nefsi kolay görmek cahilliktir.
Ey ogul, nefsin misal ve sûretini istersen yedi kapılı cehennemin kıssasını oku!
780. Nefsin her anda hilesi var, her hilesinde yüzlerce Firavun, Firavun’a uyanlarla bogulmus!
Mûsâ’nın Allahsına ve Mûsâ’ya kaç; Firavun’luk ederek îman suyunu dökme!
Ahad ve Ahmed’e yapıs, ey kardes, ten Ebucehl’inden kurtul!
O Yahudi padisahının, küçük bir çocukla bir kadını getirip, o çocugu atese atması, çocugun dile gelerek halkı
atese atılmaga tesvik eylemesi
O Yahudi, bir kadını çocuguyla putun önüne getirdi, ates yalımlanmıstı.
Çocugu, anasından alıp atese attı. Kadın korkup gönlünü imandan ayırdı.
785. Kadın, put önünde secde etmek isteyince çocuk ates içinde “Ben ölmedim” diye haykırdı.
“Ana, gel. Gerçi zâhirde ates içinde isem de ben burada iyiyim, hosum.
Bu ates; perde olarak zâhirde bir gözbagıdır.Fakat hakikatte mâna yakasından bas çıkarmıs, zuhur etmis bir
rahmettir.
Ana, gel de Allah’nın burhanını gör ki bu suretle Hak haslarının zevk ve isaretini de göresin.
Ana, hakikatte ates olan, fakat zâhiren suya benzeyen bir âlemden çık, bu atese gir de atese benzeyen suyu
gör!
790. Atese gir de ates içinde gül ve yasemin bulan _brahim’in sırlarını gör.
Senden dogarken ölümü görüyordum, senden ayrılmaktan pek korkuyordum.
Halbuki senden dogunca havası hos, reni güzel bir âleme gelip dar bir zindandan kurtuldum.
Simdi su ates içindeki sükûn ve rahatı bulunca dünyayı ana rahmi gibi görmeye basladım.
Bu ates içinde bir âlem gördüm ki her zerresinde bir _sâ nefesi var.
795. Sekli yok, kendisi var bir cihan… O zâhiren var olan dünya ise sebatsız sekilden ibaret.
Ana, analık hakkı için gel, gir… bu atesin ateslik hassası yok.
Ana, gel, gir… tam talih ve devlet zamanı. Ana, gel, gir… devleti elinden kaçırma.
O köpegin kudretini gördün. Gel de bir de Allah’nın lûtuf ve kudretini gör.
Ben sana acıdıgımdan ayagını çekiyorum, yoksa nesemden zaten seni kayıracak halde degilim.
800. _çeri gel, baskalarını da çagır ki padisah ates içine sofra kurmustur.
Ey Müslümanlar, hepiniz atese girin; din lezzetinden baska her sey azaptan ibarettir.
Ey ahali, hepiniz yüzlerce baharı olan bu nasibe pervane gibi gelin, atılın! ” diye bagırdı.
O, cemaat ortasında böylece bagırmakta; halk, sesinden heybet içinde kalmaktaydı.
Bunun üzerine kadın, erkek kendilerini, ihtiyarsız, atese atmaga basladılar.
805. Hem de memur olmaksızın, kimse kendilerine cebretmeksizin. Yalnız dost askıyla. Çünkü sevgili, her
acıya lezzet verir.
Nihayet öyle oldu ki hademe, halkı “Atese atılmayınız” diye menetmeye basladı.
O Yahudi, yüzü kara ve mahcup bir hale geldi. Bu sebeple pisman oldu, gönlü sıkıldı.
Zira halk, imana eskiden oldugundan daha ziyade âsık, kendilerini feda etmekte daha fazla sadık oldular.
Sükrolsun ki, Seytan’ın hilesi ayagına dolastı. Sükrolsun ki, Seytan da kendisini yüzü kara gördü!
810. Halkın çehresine sürüp bulastırdıgı zillet tamamıyla o adamlıktan dısarı padisahın yüzüne bulastı.
O, pervasızca, halkın elbisesini yırtardı, kendininki yırtıldı, halkın elbisesi saglam kaldı.
Muhammed Aleyhisselâm’ın adını eglenerek anan kimsenin agzının çarpık kalması
Birisi agzını egerek Ahmed adını alayla andı, agzı çarpıldı öyle kaldı.
Pisman olup “Ey Muhammed, affet! Ey Peygamber, sen, Min ledün ilminden lûtuflara mahzarsın.
Ben bilgisizlikten seninle alay ettim. Alay edilmege lâyık ben oldum” dedi.
815. Allah, bir kimsenin perdesini yırtmak isterse onu, temiz kisileri ta’netmeye meylettirir.
Allah, bir kimsenin ayıbını örtmek isterse o kimse ayıplı kimselerin ayıbı hakkında ses çıkaramaz olur.
Allah, yardım etmek dilerse bize yalvarmak ve munacatta bulunmak meylini verir.
Onun için aglayan göz ne mübarektir. Onun askıyla yanıp kavrulan yürek ne mukaddestir.
Her aglamanın sonu gülmektir. Sonunu gören adam, mübarek bir kuldur.
820. Akar su neredeyse orası yeserir; nerede gözyası dökülürse oraya rahmet nazil olur.
_nleyen dolap gibi gözü yaslı ol ki can meydanında yesillikler bitsin.
Aglamak istersen gözyası dökenlere acı… Merhamete nailolmak istersen zayıflara merhamet et!
O Yahudi padisahının atese itap eylemesi
Padisah atese yüz çevirip dedi ki: “Ey sert huylu! Tabiatındaki o cihanı yakıcılık nerede?
Niye yakmıyorsun? Ne oldu senin hassan? Yoksa bizim talihimizden niyetin mi degisti?
825. Sen atese tapana bile lûtfetmezsin. Sana tapmayan nasıl kurtuldu?
Ates! Sen hiç sabırlı degildin. Niye yakmıyorsun, sebep ne, kadir mi degilsin?
Bu, gözbagı mı, yoksa akıl bagı mı? Böyle yücelmis alev nasıl yakmaz?
Seni birisi büyüledi mi, yoksa bu simya mı? Yahut tabiatının degismesi bizim talihimizden mi?
Ates dedi ki: “Ey Saman! Ben yine o atesim. Hele bir içeri gel de benim hararetimi gör!
830. Benim tabiatım da degismedi, unsurum da. Ben Allah kılıcıyım, izinle keserim.
Türkmenin köpekleri, çadır kapısında misafire yaltaklanmıs,
Ama çadır yanına yabancı biri ugrayacak olursa köpeklerden aslancasına hamleler görür.
Kullukta, ben köpekten asagı degilim; Allah da hayat ve kudrette bir Türkten asagı kalmaz.
Tabiat atesi eger seni gamlandırırsa o yakıs, din sultanının emriyledir.
835. Tabiat atesi eger sana sevinç verirse ona o sevinci din sultanı verir.
Gam görünce istigfar et. Çünkü gam, Halik emriyle tesir eder.
Allah isterse bizzat gam, nese… bizzat ayakbagı, azatlık ve hürriyet olur.
Rüzgâr, toprak, su, ates; kölelerdir. Benimle, seninle ölüdürler. Hak’la diridirler, ancak onun emrini tutarlar.
Ates, Allah huzurunda daima emre hazırdır, âsık gibi gece gündüz daima kıvranıp durmaktadır.
840. Tası, demire vurunca kıvılcım sıçrar. Fakat kıvılcım (senin çakmagı çakmanla degil) , Allah fermanıyla
dısarıya ayak basar.
Zulüm demiriyle tasını birbirine vurma. Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
Tas ve demir, sebepten ibarettir ama, ey iyi adam, sen daha ileriye bak!
Çünkü bu sebebi o sebep olmaksızın zuhura getirmistir. Zâhiri sebep, hakikî sebep olmaksızın kendi kendine
nasıl meydana gelir?
Enbiyaya rehber olan o sebepler, bu sebeplerden daha yüksektir.
845. Bu sebebi müessir bir hale getiren o sebeptir. Bazen da olur ki semeresiz ve âtıl kılar, hükümsüz
bırakır.
Bu sebebe akıllar mahremdir. O sebeplerin mahremi de Enbiyadır.
Bu sebep kelimesinin Türkçesi nedir? Denirse iptir diye cevap ver. Bu ip, bu kuyuda ise yarar.
Çıkrıgın dönmesi, ipin sarılıp koyverilmesine sebeptir. Fakat çıkrıgı döndüreni görmemek hatadır.
850. Dünyada bu sebep iplerini, sakın ha, sakın ha… bu bası dönmüs felekten bilme,
Ki felek gibi bombos ve sersem bir halde kalmayasın; akılsızlıktan çıra gibi yanmayasın!
Rüzgâr Hal’kın emriyle ates olur; her ikisi de Allah sarabıyla sarhos olmuslardır.
Ey ogul! Eger gözünü açarsan hilim suyunun da, hısım atesinin de Hak’tan oldugunu görürsün.
Rüzgârın canı Hak’ka vâkıf olmasaydı, Âd kavmini(müminlerden) nasıl ayırt ederdi?


Alıntı: http://semazen.net/download_detail.php? id=6
Mesnevi-i Şerif Cilt I

İsa Dinini mahva çalısan diger bir Yahudi padisahının hikâyesi
740. İsa kavminin dinini mahv için aynı Yahudinin neslinden diger bir padisah meydana çıktı.
Bu diger padisahın meydana çıkısını haber almak istersen “Vessemâi zatülburûc” sûresini oku.

ASHÂB-I UHDÛD
"Uhdûd"; hendek, yarık demektir. Hendek halkı anlamına gelen Ashâb-ı Uhdûd ile maksat, mü'minleri ateş dolu hendeklere atarak yakan kimselerdir. Bu tâbir Kur'ân'da bir âyette geçmiştir. Bu olay Burûc sûresinde şöyle anlatılmaktadır: "Yakıt doldurulup tutuşturulmuş ateş hendeğinin halkı helâk olsun. Onlar, hendeğin kenarına oturmuşlar, müminlere yaptıkları (zulmü/işkenceyi) seyrediyorlardı. Onlar; mü'minleri sırf azîz, övgüye layık Allah'a îmân ettikleri için cezalandırıyorlardı (Burûc, 85/4-8) . Bu olayda sözü edilen "Ashâb-ı Uhdûd", bazılarının sandığı gibi hendeğe atılıp yakılan mü'minler değil, mü'minleri ateşte yakan zalimlerdir. Ashâb-ı Uhdûd'un ve yakılan mü'minlerin kim oldukları ve nerede yaşadıkları Kur'ân'da bildirilmemiştir. Âyetlerden anlaşılan; bir grup kâfirin, hendekler kazıp buralara ateş doldurdukları, îmân eden kimseleri bu ateşte yaktıklarıdır. Konu ile ilgili olarak kaynaklarda aktarılan rivâyetler sâhih değildir. (İ.K.)

https://kurul.diyanet.gov.tr/SoruSor/DiniKavramlarSozlugu.aspx#.VCHKs5R_u5U


BURÛC
1. Yaşar Nuri Öztürk: Yemin olsun o burçlarla dolu göğe,
2. Yaşar Nuri Öztürk: O vaat olunan güne,
3. Yaşar Nuri Öztürk: Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene,
4. Yaşar Nuri Öztürk: Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan
herifler,
5. Yaşar Nuri Öztürk: O tutuşturulan ateşin adamları,
6. Yaşar Nuri Öztürk: Onlar onun başında oturmuşlardı.
7. Yaşar Nuri Öztürk: Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
8. Yaşar Nuri Öztürk: Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öç
alıyorlardı.
9. Yaşar Nuri Öztürk: O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye
tanıktır.
10.Yaşar Nuri Öztürk: Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip
sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da
vardır.

Fatih Lütfü Aydın
Kayıt Tarihi : 24.9.2014 14:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatih Lütfü Aydın