Bir latin alfabesinde kana bulandı sözcüklerim
Mutluluğu boşadığım çocukluğumdan,
Söğüt rüzgarları taşır ellerim,
Ellerini ne çok severdim,
Bilgeliğini zırh diye kuşanan cahilliğim,
Rutubetli bir akşam üstü soğuk bir katedral kapısında düştü hüzünlerim,
Ve bir kadının saç telinde asılabilirmiş gençliğim,
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim