tel örgülerim her seferinde benim yalnızlığımı kanatacak
sınır boyları acıdan mamul alevlerle sarılı
vizesiz ağrılarımın zonklamaları ulaşınca beynimin merkezine
kırılan aynaların her zerresini yazacak kiramen katibin
tüm karanlıklar kayıp anılarımın diline pelesenk olmuşken
zeytuni gök bezminde kalacak sırrı gecelerimin
hiçte öyle değil artık sokak lambalarını balkondan seyretmek
yansıyan ışıkları, ser verip sır alsa da
zaman tünelinde gidebildiğince uzağa
emsali elifti susmuşluğum, tekmil duygularımın ermişliği
kaffesi manadan maddeye akmadan henüz
bende bu meret yalnızlığa alışmalıyım artık
ömür boyu hiç savaşını yapmadım mutluluğun
bütün hayatımı tek bir hayal uğruna harcadım
ardına düşüp hasret adımlarıyla
sadece her şeyi takvim yaprakları sanıp
tıpkı sinema koltuğundan hiç kalkmayan izleyici gibi
yalnızlığın rengini bir evin dört duvarlarında yaşarım
aşınmalarla başlayan nakısım
bir şeyleri daha eksiltiyor ati zamanlardan
ne kadarı benim kışkırtılmış umutlarımın verileri
upuzun gün batımına duyurmadan çoğu kez
oysa tahakküm edici bir iç ses duyduklarım
emredici bir günahkar nefsin armağanı
bir anlıkta olsa senfonisi hüzünle çalınan
her bir alameti yanağa süzülen gözyaşlarım
kervanları uğramasın çölümün sıcaklığına
her gün o büyük kıyametin surunu beklerken
her gün sineme saklar yaşarım isyan diye
firkat garibesi titreyişleri
yeri göğü yalnızlıktan ibaret içimdeki berzahın
kaç kez yıkıldı sadrımın en kuytusu
çatlaklarından tütsü kokuları yol alırken
sis bulutları dehlizlerinde
yığınlarının her nebzesini tutuşturup ısınıyorum ayazlarda
belki o zaman yalnızlığın sırlarını çözebileceğim
fırtınalı bir havada bir dam altına sığınmaktır yalnızlık
soğuktan bir serçenin yapraksız bir ağaçta tüneyişi
odayı dolduran çıldırtan bir sessizlik
gece yarısı sancılı bir kalbin ansızın duruşu
kaldırımlarda hızlı adımlarla ilerleyen bir kadının ayak sesi
bir karanlık sokağın o soğuk rüzgarları
bir yıldızın kaçıncı gezinişi rüyalarımda
bir ormanın içinde ufacık bir meşe ağacı kadar yalnız
herkesin yalnızlığı kendine
bir kuyunun dibinden gökyüzüne hayaller oluşturdum
kendi masalımın içinde süren serüvenler yaşayarak
içinde destanı yazılacak bir ömür bırakıp
ruhumu doyuran bir ilahi nur uğruna
yusuf gibi kuyuda süveydalara yol gösterip
bir kehkeşan ki ebede kadar yalnız
her menzili zindan züleyhalara
redfer
Kayıt Tarihi : 31.1.2018 14:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!