Aşktan korktum ömrümün yarısına kadar,
Senden kaçtım yılın sonuna kadar.
Aşkımdan korktum seni tanıyana kadar,
Yanlış anlama beni; senin kadar doğru birini görmedim gözümün gördüğü kadar.
Kader belki
İki sevdiğin eli,
Sevmediğin bir kalp için değişirsen,
sevmediğinin iki eline
Sevdiğinin kalbine hasret kalırsın.
Hata yapmaktan öylesine korkuyorum ki,
sana…
Küçücük bir karınca bile kusursuz değilken, ben mükemmel olmak istiyorum.
Sana bakarken gözlerinin ağırlığı üzerimde,
aynalara bakıyorum:
Öpüşebilmek için dudakların birbirine değmesi mi gerekir?
Ruhlar, iki ölü bedende öpüşemez mi?
Gözler bakışırken sevişemez mi?
İki kalp uzaktan bağlanınca nefes yine kesilmez mi?
Dün tabloda gördüm yüzünü,
yüzümle karışmış,
yarısı tamamlanmamış.
Fırça sanki bizden utanmış,
boyayı yarıda bırakmış.
Keşkeler mi özletir insanı,
yoksa özlem mi keşke dedirtir insana?
Gece mi ağlatan esnafı,
yoksa sene seneye yaşlar mı?
Umut mu bizi delirten,
Varlığın içinde yokluk çekiyorum resmen, her şeyim olsa bi senim olsa ne fayda. Senserim, sensedim ben sana; yokluğundaki varlığın bir neden, bir ümit oldu bana. Bi de varlığın olsa yanımda, saçım karışsa saçına, gözlerim gözlese gözlerini, sevgim okşasa kalbini… Ne fayda, sen evlendikten sonra.
Aşk iki gözdü bana, biri yeşil, diğeri kara.
Karayı sevince korktum aşktan,
Yeşilden kaçtım, korktum aşkımdan.
Ben renk körüydüm aslında, ayırt edemedim yeşili karadan;
Meğer dağla kömür kadar fark varmış arada.
Her şeyin bir olmazsa olmazı var,
Yâr’in çaldığı bir kapı,
Yiğidin de kalbi güzel bir yârı var.
Düşmanın arkadaşı,
Her arkadaşın da zamandan zamana yanlışı…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!