Gülün rengi soluk kalır
Senin tümsek yanaklarında
Ayağım takılır hasret kalır
Gönlüm özlem çukurunda
Ayaklanıp düşe kalır
Küçük kalbim umutlarımda
Güneş batar hüzün doğar
Sever ama sevmez karayı
Karagül boynunu büker
İçmez bir yudum su
Suya hasretken
Yetinir kendi kendine
Bilir misin sensizliği
Dibe batıp, kıyıya vurmuşluğu
Bilir misin bendeki seni
Uçurtmanın elektrik direği ile dostluğunu
Bilir misin yüreğimdeki hissiyatsız boşluğu
Apansız boşluk ki içinde kayboluşumu
Bir boş sayfa ne çok şey anlatır aslında
Görünüşü kadar değil
Boşluğu kadar çok olsa da
Yazılmayanları kucaklayacak kadar
Yeltenmeleri kabullenmeyecek durumda
Yine aynı şehir
Yine aynı sokak
Giriversin içeri hüzün
Yar olup yerle bir edileni
Tutuversin çocukluğundan
Bir daha dizlerini kanatmasın
Ellerin gidince benden
Kalmıyor beni içeren tek parça
Boşluk oluyorum, esasen
İçimin kırıkları batıyor çokça
Gözlerin gidince benden
Yönümü kaybediyorum
Elimi terleten mevsimi geldi ellerinin
Sana tutulma bayramında saygıyla bekledim
Ellerini
Tam da ellerin en nemli iklimde karşıladı ellerimi
Yetiştim ellerinin içlerine
Ellerinin içlerinden doğru öptüm ya helaldir
Bir ıhlamur gölgesinde rast geldim sana
Seni görüşüm kadar uluydu kendisi
Bedenim yerinde dururken, ruhum sana koşuyordu
Durmadan, yorulmadan
Ne kadar kendimde gözüksem de
Seni sevmelerin içinde
Sana kapıldım kendimce
İçime işleyen o gülüşünle
Sevindi gönlüm cümbüşünle
Koydun gönlümü gönlüme
Hep gözler yolunu iki çeşme
Satır arasına sinen hasret ki
Ne gelişi belli ne gidişi
Işıldasın bugün uyusun gece
Hasret gibi dimdik karşıla beni
Görünce
Sıkılır belki dünya dönmekten
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!