Hiç babam gibi yaşayabileceğimi düşünmemiştim,
Hiç babam kadar yaşayabileceğimi düşünmemiştim,
Hiç babam gibi bir baba olmayı aklıma getirmemiştim.
Yarın ulaşılmaz bir zaman dilimi olduğunda
Gerçekçi bir adam için intihar bir kaçış değildir,
Konuşmamız gerektiğinde öpüşür,
Tartışmamız gerektiğinde sevişirdik.
Ve bazı zamanlar, sahiden, küfreder gibi de çekip giderdik.
Gidişlerimiz şaşırtmazdı hiç birbirimizi
Ama şaşırtıcı derecede mutlu ediciydi gelişler.
Martılar ağlamazdı çünkü birbirimizleyken biz,
“İnsanlığı kurtarabilir miyiz? ” diye sordum,
“Hepimiz bir günlüğüne Zerdüşt olmalıyız.” dedi.
“İnsanlığı kurtarmanın yolu onları özgürleştirmektir.
Kim olduğunu öğrenme fırsatını onlara bırakmalı,
Doğruyu düşünerek bulmalarını beklemeli
Gözyaşı.
Gözyaşı.
Biraz daha.
Parmakların biraz daha ıslanmalı,
daha çok, daha çok ıslanmalı.
Parmaklarım ıslanmalı.
Seni her zaman seveceğimi söyleyemem, yalan olabilir bu,
Ama asla bir başkasını sana baktığım bu gözle göremeyeceğim gerçeklerin en güzeli
Ve bana kalırsa boş ver tüm bunları, gidiyorsun bugün sen, bu önemli olan,
Düşünüyorum tutku dediğimiz şey anlamlandıramadığımız ne varsa odur,
Misal aklıma takılıyor, geç kalan bir otobüsü beklerken tanışan biz,
Bu güneşli zamanda, zamanında gelen bir vapurla ayrılıyoruz şimdi
Karıcığım,
küçük bir kız çocuğunun korkak ve kaçamak
gözlerine sahip karıcığım büyüyeceksin,
sevmeyip aldattıkça bu aksi adam seni,
ve sen bir köle gibi dizlerinde kaldıkça,
“ne şanslıymış sevdiği kadınlar,” diye her gün ağladıkça,
Firüzağa’nın yokuşundayız.
Gecenin bir zamanı ya da zamanın bir gecesi,
bunu sorgulamak umrumuzda değil,
umrumuz bizden uzakta,
başkalarında,
başkaları, bizi var eden başkalarında.
Babam şiir yazardı, ben hiç beceremedim.
O kahve içerdi, ben çay severdim.
Belki de bu yüzdendi, ben babamı sevemedim.
Yaşım beşti, dünyanın en büyük babası benimdi,
Atarimin bir kolu elindeydi, yarı yarıyaydı günahımız,
Diş fırçamı ve banka hesabımı aldım Aysel, gidiyorum.
Ama üzülme, salondaki televizyon kumandasının açılmamış pillerini sana bırakıyorum.
Senin hayatında en önemli şeyin o piller olduğunu biliyorum.
Bana kızma Aysel, seni iyi tanıyorum.
Bu kadar erken olur mu diye de sorma, yolum bayağı uzun.
Telaşlanma, ben senin bildiğin erkeklerdenim,
Giderken seni düşünmemezlik etmiyorum.
Bu yüzden de seni kuşlara emanet ediyorum;
Ama dur, nasıl olur? Bir mevsim iyisin, diğerini Allah bilir.
Eh, o zaman seni Allah’a emanet ediyorum;
En yakın dostmuş diyorlar, kucak açarmış.
Ama ya üstün açık kalırsa?
Senin üstün açık kalırsa, bilmezsin sen ama ben üşürüm.
Üşümemek için sevgilim, seni en yakın dostuma emanet ediyorum.
Ah be kızım unutmuşum, hatırlatsana;
Bir zamanlar ben de seninkinin en yakın dostu değil miydim?
Bak, bir önerim var Aysel, seni kendine emanet ediyorum.
Ama düşündüm de, bu da olmaz.
Neden diye soracaksın, anlatayım;
Ben uzaklaşacağım ya Aysel, senin de kendine uzak kalmandan korkuyorum.
O yüzden seni kimseye emanet etmiyorum.
Kendine iyi bak Aysel, bu ikimize de yeter.
Yaşadığım güne öfkeli oluşumun sebebi
Geçmişime hiç benzememesi ve
Geleceğimin beni korkutması da bu yüzden
Çünkü biliyorum bugün kötüyse,
Yarın şimdikinden daha iyi olmayacak.
Ve sen bu gelişine lafları iyi karşılamalısın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!