Ey ölüm, merhaban var mı senin?
Dost musun, düşman mısın? ,
Çalarken kapısını yüreğimizin…
Belki de güzel bir hurisindir ellerimizden tutan,
Orasını bilemem inan.
Biz yaşamayı sevdik diye midir bunca kinin?
Yoksa paylaşmayı sevmeyen bir çocuk musun? ,
Çekilmiyor feryatlar doğuran sesin.
Ne edeceksin bu kadar oyuncağı,
Kimi eski, kimi yepyeni, kimi annem, kimi babam,
Kimi de saçlarını sevemediğim sevgilim.
Ruhlar kentinin kralı mı yoksa uşağı mısın?
Ne istersin bizden, bedel verelim sana;
Mühletler ver bize, yeni bir merhaba daha için.
Güneşe, dağlara, denizlere ve çiçeklere bir bak!
Ne kadar sessizler, sıra gelmeyecek mi onlara,
Tutsana yakalarından… Bırak peşimizi,
Biz daha doymadık yaşamlara;
Küçücük hayallerimiz var emekliyor daha,
Koşacaklar, gülecekler diye
Umutlar taşıyoruz, yeni günlere inançla…
Beni alma koynuna, ben sevmedim seni,
Anamı aldın, yetmedi babamı, buna çok kızdım;
Utanmadın sevdiğimi de aldın.
Çek ellerini nefesimizden, biz fakiriz,
Biz aciziz; kabul ediyoruz, pes ettik karşında.
Yetmez mi gözyaşlarımız yıkamak için kanlı ellerini,
Cesetlerimizi havlu yaptın, ayaklarının kiri için…
Yıkılsın ocağın, bizim ocakların ahı tutar inşallah,
Hesabını verirsin sen de Araf’ın bir kenarında,
Ben de şahit olurum, tadarken tattırdığın acıya.
Havale ediyorum seni Allah’a,
Burma yüzünü, yakışmıyorsun işte bize,
Korkmuyoruz kanlı ellerinden, yaklaşmasın bize…
Ey ölüm merhaban yok senin,
Uğrama bize, son sözümüzdür iyi dinle:
“Verecek güzelliklerimiz yok sana,
Nefretimizi aldın şimdiden, hayırlı ola… “
Kayıt Tarihi : 22.12.2008 15:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)