Sinemi dağlayıp gittin Helen'im
Bir hayal misali yittin Helen'im
Daha hayatının ilk baharında
Kar gibi eriyip bittin Helen'im
Kara haberini Zehra'dan aldım
Sen ey çocuk!
Tesadüf değil ki seni tanımam,
Baktığım sen olsan da, gördüğüm benim!
Ellerin, benim ellerim,
Dilinden dökülen mısralar benim!
Allah'a kul olanlar
Huzurunda duranlar
Aşkı kalpte bulanlar
Ne söylerse hoş imiş
Ravzasına varanlar
Pamuktan yumuşak, beyazdan derin
Varlığı nefestir, yokluğu serin
Hayat kaynağıdır gözdeki ferin
Bereket yağıyor arştan toprağa
Karlar doluşuyor dala, yaprağa
Bir kedim var, Yaramaz
Bir an bensiz kalamaz
Bazen tırmalasa da
O hiç bensiz duramaz
Dertlerimi saramaz
Gafletle sözünü tutmazsa kişi
Ne gece, ne gündüz rast gitmez işi
Zaman gelir, geçer, çekerler fişi
Daracık, karanlık kabre koyarlar
Sözünde durdun mu, diye sorarlar
Çile gerektirir her kutlu dava
Her iman sabırla gelirmiş tava
Zalimler pusuyla çıksa da ava
Mazlumun gözyaşı gitmez berhava
Müslüman, dik durur, ümitsiz olmaz
Yine bir kutlu zamana erdik
Rahmet dilenerek huzura geldik
Dünler geçti, gitti, biz yolda kaldık
Umarım yarınlar çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Vatan dedin,
Bayrak dedin,
Hilal dedin,
Bu yolda canını verdin.
“Her fani ölümü tadacaktır” bilirim,
Bilirim de,
Ölüm vuslat imiş hasret çekene
Cennet bağlarına tohum ekene
Hasat zamanını beklemek güzel
Umutla sulayıp, kahır çekene
Bu sahra engindir yorar insanı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!