Sözlerimi hapsettim yüreğime,
Mahkumlar güvenimi gömdüğüm mabede…
Her yüz,yüzlerce ürperti serperken içime
Ve gece artık dingin bir deniz olmaktan çok ötedeyse…
Bir de susuyorsa sesler,kurumuyorsa ağlayan gözler.
Ve buradayım,yanındayım diyemiyorsa kimseler..
Beni yüreğine koymadan sev,
Gittiğim gün,
Öldüğün gün olmasın.
Gidince kopmasın kıyamet..
Gitmeler değil,
Kalmalar olsun aklında…
Her gece… boynu bükük bir sokak kedisi gibi kapılarda
Karanlığın içinde, merakla evlerin aydınlığına
Ve her vakit gözü çalmak bilmez telefonda
Bir ses, bir haber bekler gibi dalar gider
Nemli gözleri uzaklara…
Suretisin sen aşkımın aslını arıyorum
Her köşe başı sensiz…
Her yokluğun kapısını çalıyorum
Kimseler bilmeden işte böyle
İçin için yanıyorum..
Şiirlerime ses olan abim ve değerli eşine...
Kırkikindi yağmurları dinmişti
Yerle yeksan kalbim sevdiğinde seni
Elini tuttuğumda güvenle,
Benimdi her şey…
Nicedir uykulardadır yüreciğin
Nicedir çağlar ırmakların; Sakaryan,Fıratın susarsın…
Nicedir kilimleri aşk ile dokumaz mı sevdalıların
Ey vatan…Gözlerimden süzülen senin gözyaşların..
Dilime lal olmuş ağıtın türkün
Hadi git..
Git…
Sema ağlasın,bereket yağsın…
Git..
Yollar bitmekten usansın,
Git,adını başkası ansın..
Seviyorum diyebilen herkese…
Bir ünlem işareti geçiyor,
Her sözün ardına koyduğumuz virgüllerin tahtına..
Vefasızlık değil bu gidiş,
Bu kentin yağmurları,ıslatamıyor artık saçlarımı.
Sırılsıklam olmuş ruhumda,güneşim puslu doğuyor…
Ve hiç bir sıcaklık kurutamıyor,
Gönlümün nemli,divane kuşanmışlıklarını
İçimde,kanayan bir hançer yarasının derin izleri
Yüreğimin ağlayan çocuğu,aşka doğruluyor..
Bir sevdanın işgal mağduru kalplerimiz.Gözlerimiz yola,sevdamız dile düşmenin yorgunu..Giyindiğim bu yürek yakan hüznümdür örten pas tutmuş hislerimi…Kavuran bir sıcağın altında buz tutmuş ellerim.Kanayan yüreğime ne doktor,ne hacı ne hoca bilir merhemi…
Yeşiline isyan eden bir ormanın,maviye tutuluşu gibi imkansız.Ve kaç mevsim geçmiştir yitik bir ömür içinde sevdasız..Büyük bir adam gibi görünmeye çalışan çocuk ruhumuz kaç yüreği incitmiş. Bilerek ya da bilmeden hangi nezaketsizlikler yaralamış yürekleri.Hangi sevdalar çalmıştır kapıları da,evde yokuz demişizdir ya da yüreğimizin kilitleri,altın kaplamalı anahtarları bile beğenmemiş yüz çevirmiştir…Bu hayatın reçetesini yazan,bu hastalığın devası,bu hasretliğin çaresi kimdir?
Hiç kimse söylememişti sana, bu hastalıklı ruhun,ürkek karmaşık ama bembeyaz elbisesini giymeni…ve hiçbir beden bu elbiseyi üstünde taşımak mecburiyetinde değildi.Sade o makamda ve o vedada giyilmiş bir ihram gibi….Gördüğünde kabul olan gerçek bir dua gibi…Çalınmış bir kalbe kesilmiş ceza gibi ve peşine düşülmüş bir veda gibi…Vaktin geçi,zamanın darı,yolun uzağı gibi…Çözemediğin en mühim bilmece,parçası kayıp bir yap-boz,denize düşmüş sırılsıklam bir sevda gibi…Çözümü,bulunuşu ve yaşanması zor…garip bir ömrün, ömürsüz çiçeği; adını sen koy,benim sözlerim sende tükendi….
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!