içimde bir merak
öyle bir merakki
ölümümden bir ay sonra
bir güncük yaşamak
ve
dostu düşmanı
suç üstü yakalamak
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İnsanın merak ve gözlem arzusu ölümden sonrada devam edebileceğini anlatıyor.
Çocukları torunları merak eder. Türkiyeyi dünyayı merak eder. Başka bir gezegende yaşam başladı mı? Hayattayken merak ettiklerini öldüğünde de merak eder.
Şair, iki yüzlü, çıkarcı, yalancı, dost görünenlerin; gerçek yüzü çıkarları bittiğinde görünür diyor.
Bir günlüğüne yaşasam suç üstü yakalasam. Aslında dostu düşmanı biliyor. Düşmanların hoşuna gitmeyecek espri yapıyor..Yem, yetki kimin elindeyse tavuklar onun için gag diyor onun için yumurtluyor. Çıkarcılar onun etrafını sarıyor. Siyasette bilinen bir şey...
Aziz Nesin bir entelektüeldir hemde gerçek bir entellektüel, onlarca yıl önce yazdığı eserler bugün yazılmış kadar insanlığa ayna tutuyor,
İnancı beni ilgilendirmez, isteyen istediği gibi inanır ve ona göre amel eder ben onun edebiyatımıza ve hayatımıza bıraktığı ürünlere bakıyorum,
Hayatımıza derken Çatalcadaki NESİN VAKFI'nı ziyaret edip hayatımıza nasıl dokunduğunu görmenizi tavsiye ederim.
EVET AYNEN ÖYLE. MERHUM ŞAİR BU GÜNLERİ
BİLE TAHMİN ETMİŞ......SAYGIYLA
İlginç.
Sanırım merakı gidermeye gerek kalmadı.
EVET AYNEN ÖYLE. MERHUM ŞAİR BU GÜNLERİ
BİLE TAHMİN ETMİŞ......SAYGIYLA
Adam, Allah'a, peygambere, ahirete, cennete ve cehenneme inanmadığını dolayısıyla da ölünce kendisine dini tören yapılmamasını ve cesedinin yakılmasını vasiyet ediyor ama sen onun Cennet tahtına oturacağını söylüyorsun. Dinsiz, imansız bir kişinin cennete gideceğini hangi ayetten ya da hadisten okudun da böyle acayip bir iddiada bulunuyorsun acaba?
Herif, Allah'a inanmıyor, sen kalkmış ona Allah'tan rahmet/merhamet dileniyorsun? Ne mantık ama!
Daha önce de günün şiiri yapılan bu şiirciğe biz gereken yorumu yapmışız. Dediklerimizin aynen arkasındayız.
Düşman arıyorsan şeytanına bakmalısın
Usta yazar ve şairi rahmetle anıyorum. Ne tuhaftır ki dünyaca kabül görüp, vatandaşı olduğu ülkenin bazı gruplarınca kabül görmeyen yazar ve şairlerimizdendir.
Herif, Allah'a inanmıyor, sen kalkmış ona Allah'tan rahmet/merhamet dileniyorsun? Ne mantık ama!
Bir yudum kahve ile kahve risalesi; kırk yıl hatrına...
Saygılarımla Şulecim..
Bu şiir ile ilgili 42 tane yorum bulunmakta