Bir uçurum kadar yalnızsın bu sabah
her imgelemi varsıllayan kabuksun, toysun
kolunda duran zaman ağırlaştırıyor nefesini
açıktan açığa derini kavrayışla
kaç yaşındadır süt ve mermi pasıyla ölüme değen dudakların?
köstebek soluklu sırdaş adamlarlaysan sen
kimedir inanmak kimde itibar?
Tavansız meşalesiz bir kalbin sancısıyla
uyku kabında bir varmış bir de yok
göğün bükülü ucundan sızan bedbaht ışık
köküne kibrit köküne benzin
Raflar dolusu güvercinsin
es rüzgarların çocukluğunu
sen eskittin kendini, yitirildin
Sıradan aşkların beklenen karşılığı
cama kapanan yansımasına bakar da ağlar,
yoklar var oluşun simgesini
İsyankar buluşmalardan içi buruk,
kıvrık gözlerle bu tümseklerde kayıplara
ayıplara alışkın
Koş da koş yetişeme günlerine
sonra yükseklerden kalır nitelikli söz almak
sınayacaklar uzakları, gideceksen git
yargılanacak kusurların sen ki mızraklar düşün
okyanuslar diner bu hevesle, canı yanmaz
o “elalem” denen herifin
Sin
Yamalak bir gülüş ve tutmayan güneşle mayalanan ellerin
ıslık tutar bağrında
sesim çığlık oku da oku
anlama hayal kırıklığını dünyanın
vazgeç de yorul
Menekşe sesinden sessiz ol sakin
kan yüzüne gözüne yaldızlı boyalı
yalancıların
Kayıt Tarihi : 12.8.2016 19:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!