Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var
N'ola kan tökmekde mâhir ola çeşmüm merdümü
Nutfe-i kâbildürür gamzen kimi üstâdı var
Kıl tefâhur kim senün her var men tek âşıkun
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Üstad yaşasaydı her yıl EDEBİYAT NOBELİ onun olurdu
bu sairleeri meth edecek kelime henuz kesf eddilmemistir. buyuklukleri hangi kelimeyle anlatilirsa anlatilsin hepsi fuzulidir.
En sevdiğim gazellerden biri.Fuzuli,Allah rahmet eylesin,kalemi ne kadar muhteşem..
Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var...
Kendisini böyle tarif ediyor...
Mecnun'la kendisini kıyas dahi etmiyor......
''Benim Leylam bu değil''diyen Mecnun'la
O Halde...
Bize artık birşey düşmez.........
Yazılanlara ilave edecek bir şeyim yok, kabiliyetim bu kadar. Fazlası olsaydı da yetmezdi, Fuzulî için medh ü senanın nihayeti yoktur. Tek kelime ile o, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük şairidir. Fazlası teferruattır.
Şiirdeki anahtar kelimeler 'âşıklık istidadı'... Evet, aşk bir yetenektir ve bu hususta Mecnun'dan bile yeteneklidir Fuzûlî. Âşık-ı sadık, yani gerçek âşık odur. Mecnun'un sadece adı çıkmıştır. Gerçek âşık, aşkını gizli yaşar, kimseler bilmez. Oysa Mecnun cümle âleme duyurmuştur. Gerçek âşık bülbüle de benzetilmemeli Fuzûlî'ye göre. Çünkü bülbülün, aşk derdine sabrı yok ki her an bin feryad eder. Fuzulî diyorsa fuzuli değildir. Şiir beyit beyit şerh edilmeye kalkılsa her kelimesi damlayken ummana dönüşür ve bu anlam denizinin derinliklerinde yatan inciye ulaşılır ve şiirden daha çok haz duyulur. Bu, gerek Fuzulî'nin gerekse eski şiirin her eseri için geçerlidir.
Evet üstad buyuruyor ki her şeyin alametleri olduğu gibi aşkında alametleri var ki bunlar laf ile olmuyor.İşte bu manada Fuzuli'nin gerçek Mecnun olduğu gayet aşikar.Vesselam.
Kıl tefâhur kim senün her var men tek âşıkun
Leylî'nin Mecnûn'u Şîrîn'ün eger Ferhâd'ı var
(Leylanın Mecnun'u Şirin'in Ferhat'ı varsa senin de benim gibi bir aşığın var ne kadar iftihar etsen azdır)
Öyle bed-hâlem ki ahvâlüm görende şâd olur
Her kimün kim devr cevrinden dil-i nâ-şâdı var
(Öyle perişan haldeyimki senin ettiğin cefalardan dolayı mutsuz olanlar benim bu kötü halimi görünce nasıl da bahtiyar oldular)
Bu nasıl bir aşktır.Her kıtası birbirinden manidar şiirin mükemmelliğine mi sevinirsin genç nesillerin bu kıymetli şairlerimize ve eserlerine yabancı kaldığına mı üzülürsün.
Bir gazel içinde Türk edebiyatının en çok kullanılan aşık tiplerinin hepsini öyle zayıf noktalarından -hiç kimsenin göremeyeceği ayrıntıları görerek- yakalamış ki en büyük aşık Fuzuli kendisi oluvermiş zaten.Bülbülü derde sabrı olmayan diye, Mecnun'u sadık bir aşık değil diye eleştiriyor. Oysa ben hiç dertlenmiyorum hem de seni bırakıp çöllere gitmiyorum diyor. Yunus Emre'nin 'Kahrın da hoş lütfun da hoş' şiiriyle bu gazel arasında aşkı ispat açısından büyük benzerlikler var.İşte iki şairi de yakan aşk...
Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var
fuzuli ve şiirleri ancak kendi mısralarıyla anlatılır.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta