Uzun uzun baktı şişe dipli gözlüklerinin ardında dar sessiz sokağa. Çizgili pijamalarının içinde iskelet gibiydi. Sırtı hafiften kamburdu. Başındaki beyaz takkesi griye çalmıştı. Cılız ayakları terlikte adeta kayboluyordu. Başını mutfaktan yana çevirdi, yavaşça.
Memnune çorbamı ıstın mı?
Getiriyorum diye ses geldi
Sonra yavaşca kapı açıldı
Önündeki sehpaya baktı
Buğusu çıkıyordu çorbanın
Sağol Memnune sağol
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman