Bir Tren gelse uzaklardan
Götürse duygularımı hayallerin,
Müebbet yediği kara vagonlarda
Uzaklaşsa benliğim karamsarların,
Ciğerleri pas tutmuş bedenlerinden.
Keşke hapsolsam vagonun penceresine...
Geçmeni bekledim bugün de
Hiç geçmeyeceğin sokağımın penceresinde
Fırtınalar kopuyordu dışarıda
Kırılırken dallar sen hasretiyle.
Güneş uyandığında seni göremedi diye
Bulutlar örtündü üstüne,
Kılıçla yapılmıyor devrim
Kalem kılıçtan devrimde
Keskin oluyor
Yazarak harekete geçiriyorlar
Kılıç bir işe yaramıyor
Yazmak milliyetçilik getiriyor
Aylardan Nisan
ve ben kederliyim
Vatansız kalmış mülteciler gibi çaresiz
Hayır sen kederlendirmedin beni
Seni görmeyecek olmak üzüyor beni
Ne kaldı Hazirana
Herkes bir şekilde ölüyor
Kimi açlıktan
Kimi doyumsuz açlıktan
Kimisi ise Sevdadan
Sebebi mühim değil
Ölüm gerçek olan
Unutmak mı?
Ne mümkün unutmak görmemek seni
Güneş seni ısıtmak için doğarken
Ne mümkün kızmamak
Kış, güneşine fitne sokarken
Nasıl sevemezdim seni
Kokunu kaçırdım
Mürekkeple ıslanmış
Uçsuz bucaksız kağıtlarıma
Sarı saçlarından ördüm Güneşi
Kağıttan Dünyam da
Er sözün kalem gibi
Sevmek lafta olmamalı
Bir hayıra kafi kalmamalı
Sevdalı gözleri sevdalıyım
Bir aya seni görmemek acısıyla yanarken
Sevgime sensizlik engel olmamalı
Sevgiliyi aramalı
Ceplerim saat dolu
Adım adım ardımda bırakıyorum
Dar vakit kaçar gibi geçtikçe
Kendimi gözlerinle avutuyorum
Çekilmesin gözlerin gözlerimden
Akıp gitmesin zaman ve gençliğim
Tütünler kuru kalmadı
Gözyaşlarıyla harmanlandığı dumanı
Yakmaz oldu çakmağın taşı
Bu yüzden kalple yaktık
Kordan sıcak sigaramızı
Çoğu zaman nefeste aldırmadı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!