Adını sıfat niteleyemez senin
Kıskanç adamım ben
Zarfın adının yerine geçmesi mi?
Asla müsaade etmem
Adının yanına virgülün gelmesi ne haddine
Nokta seni severken...
Cebim delik geçtim yine
Beraber geçtiğimiz ama
Beraber yürümediğimiz yolları
Beş para etmedi yokluğun
Cebim delik sevdim yine...
Bir rüya gördüm
İşgal etmediğin tek yerdi oysa rüyalar
Gülüşlerini dinledim rüyamda
Uyandığımda bile çınlıyordu kulaklarımda
Bir rüya gördüm geçenlerde
Penceresiz idam gibi karanlık
Bir çay söyledim az önce
Küllük yaktım yanına
Hayaline daldım sonra
Öyle hızlı geçmiş ki saatler
Küllük dökülmüş sigarama
Çay soğumuş yanında
Tanrının varlığına en büyük kanıtsın
Çünkü sen tesadüf olamazsın
Evreni bile sen betimlemişsin sanki
Ay, gözlerin kadar parlak
Rüzgar saçlarına çekmiş
Güneş hıh demiş saçından düşmüş
Bir tren gelse uzaklardan
Götürse duygularımı hayallerin
Müebbet yediği kara vagonlarda
Uzaklaşsa benliğim karamsarların
Ciğerleri pas tutmuş bedenlerinden
Keşke hapsolsam vagonun penceresine
Hiç tanyerinde denize baktın mı?
Hafif bir meltemle sağ sola kaçışan kumları,
Güneşin gökyüzünü kana bulayan, kızıllığıyla doğuşunu..
Bir sevda portresi gibi uzanan denize,
Hiç baktın mı tanyerinde?
Güneş ile Ayın aynı gökyüzünde kavuşmasını
Pek abartmam şiirim de imgeyi
Çünkü onlar en fazla adın kadar imgeli
Hiçbiri karşılamaz seni yetersiz kalir
Ancak sen güzelleştirirsin imgeyle Türkçeyi
Bir gece vakti düştüm
Sokakların dar ve acınası mapusuna
Pek fark yoktu aramda
Gözleri nemli, paslanmış bedeni
Soğuğun hasretiyle tirtir titreyen
Kaldırım taşlarıyla
Memleketim asi bir yavuklu gibi
Anadolu'nun bağrından süzülüp
Çanakkale'de harlayan ateş
Tüm vatanın gönlünde ki nar
Parlıyor tutuşuyor Mehmet'in canı
Yükseliyor tatlı bir ucuşmayla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!