Sokağınızdan geçiyorum şiirlerle bayım,
belki incitir biraz şiirlerim sizi,
belki de kanatır,
yürekte küf tutmuş bir aşkın
küflerini temizliyorum şiirlerle,
Pencere önünü çiçeği gibi hep bir geleni bekleyen
aaah..! lavanta kokan kadınlığım
maviş gözlerimde mavi yağmurlar
Sessiz bir fırtınayım yalnızlığımda
yaramaz düşlerime seni taşıyan
Bir eylül akşamında
Cebeci'de tanışmıştık seninle
yalnızlıklarımın bitişi
sonu hüsranla biten bir aşkın başlangıcıydı,
Bilemezdim ki
katilimin sen olacağını,
Güller mi kurudu?
yoksa ellerim mi çiçeksiz kaldı
sen gittiğinden beri,
içimde ne bir heves,
ne bir tutku kaldı,
Bir zamanlar
Bir intihar çiçeği gibi yaşadım,
hayatın arka sokaklarında,
Yıkılmaya yüz tutmuş
Eski bir otel odasında,
Her gün ölüp ölüp diriliyordum.
Ah İstanbul maviliğine aldanıp gelmeseydim
sevemezdim belkide seni,
İstanbul ve sen ne güzelsiniz öyle
sonsuzlukla bakıyorsunuz mavi mavi
gök mavi
Sen hiç ağladın mı?
Aynaya bakıp bakıp,
ben çok ağladım, sen gittikten sonra!
kendime acıdım, lanet ettim,
yaşadıklarıma, yaşayamadıklarıma...
Bu ülkede kaç çocuk ağlar,
yarasına tuz basarak bilir misin?
Kaç çocuk
acıyan küçücük yüreğiyle
tanrıya sığınır.
Bir ilk yaz akşamında sevmiştim ben seni,
etrafımızda çiçekler, güller, renk renk,
kırmızı bir gülü dalından koparıp uzatmıştın bana
hala saklarım sana yazdığım şiirlerin arasında
hani o kamelya vardı ya
Sen hiç aşık oldun mu?
ben bir kez oldum,
yüreğim yana yana,
kanaya kanaya,
tıpkı cennetle cehennem arası
yürümek gibiydi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!