dağlardayım
görüyorum ağlıyorsun,
açtığın zarftan kan dökülmüş yüreğine, ucu hasret yanığı mektubum yerine
dağdayım …,
alıp sazımı astığım duvardan, şimdi türkümü söylesem sana en yanık telden
dinler misin beni ağlamadan, ana dilinden değil ama, anlamadığın her dilden
ağlama, gözünden dökülen yaşlar renk vermez, hiçbir çiçeğe bu topraklarda
çıkar şimdi oyalı yazmanı, kurut gözyaşlarını, hani saklıyordun ya sandığında
şimdi tam zamanı.
günler-aylar işte böyle geçip giderken, hasrette sadece güneş var canımın içi
ölü kurşun gibi ıslık çalar, mayın olur patlar gün batarken ya da seher vakti
ve bir de sen, gözlerim dalar…
.
/gecenin barut kokusunda soluyor bildiğim tüm çiçekler, bilmediğim dağlarda
günün ölüm ayazında donuyor bilmediğim tüm çiçekler, bildiğim bu dağlarda/
* *
yollardayım
biliyorum bekliyorsun,
ray üstünde trenler ve asfaltta otobüsler, sanki benden sana ses getirecekler
yoldayım…,
dumanı tüten bir çorba, yoksa bir sigara molası kadar, eğer vaktim varsa
belki benden önce gelir istemez misin, iki satır mektup daha yazayım sana
ağlama, işte bitiyor ayrılık, acısı kalmaz sabaha, de ki ezdik bitirdik gurbeti
ya da adına gurbet dedik ama erken teslim ettik ellere, kader çizgilerimizi
böyle olsun istemedik ki.
geliyorum sana ıssızlığın içinden, bir şimşek çakıp karanlık yırtılmazsa birden
ve patlamazsa gecenin çığlıkları, korkak kuşlar gibi, motor gürültüsünden
sönmezse yani farların ışıkları…
.
/gecenin acı feryadına saklanıyor bildiğim tüm yollar, bilmediğim zamanlarda
gün ise anlatamıyor, bilmediğim yolların nasıl çıkacağını, bildiğim zamanlara/
* *
sevdalardayım…,
yakıyorum yanıyorsun,
al işte bütün romanlar benden, bütün şiirler benden, öyle oku benim sesimden
sevdadayım…,
anlatacağım ne kadar çok şey var oysa, bıraksalar da bir çıkabilsem karşına
çakılan çiviler kalemim olsa, tahtadan kağıtlar, son mektubu öyle yazsam sana
gene uykum kaçtı bilmiyorum neden, sanki dört yanım hücrede dört duvarım
içimden yakmak geçiyor ucunu yazılmamış mektupların, öyle sıkılıyor ki canım
öğrenemeden ölmek gibi suçumu.
buradan pek duyulmuyor canımın içi, silahlar hala çığlık atıyor mu pusularda
ayrılıklar bir daha kavuşamamak mı oluyor, bütün yönlere kapalı asfalt yollarda
artık ben susayım da sen anlat bana…
.
/gece karanlığında yok oluyor bildiğim tüm güzellikler, bilmediğim nedenlerle
gün geç kalanım oluyor bilmediğim güzellikleri yaşamaya, bildiğim nedenlerle/
Kayıt Tarihi : 7.9.2009 05:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ister gece olsun ister gündüz, ister bahar olsun isterse kış, her mektup, ayrılık mevsiminde açar.
![Cevat Çeştepe](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/09/07/mektuplarin-mevsimi-ayrilik.jpg)
gün geç kalanım oluyor bilmediğim güzellikleri yaşamaya, bildiğim nedenlerle/
ne söylenebilirki üstadım yine mükemmel bir kalemin karşısında saygılarımla
Cevat hocam yüreğinize kaleminize sağlık içtenlikle
kutluyorum emeğinizi. Paylaşım için de teşekkürler
ederim. Saygılar sunuyorum...
görüyorum ağlıyorsun,
açtığın zarftan kan dökülmüş yüreğine, ucu hasret yanığı mektubum yerine
dağdayım …,
alıp sazımı astığım duvardan, şimdi türkümü söylesem sana en yanık telden
dinler misin beni ağlamadan, ana dilinden değil ama, anlamadığın her dilden
ağlama, gözünden dökülen yaşlar renk vermez, hiçbir çiçeğe bu topraklarda
çıkar şimdi oyalı yazmanı, kurut gözyaşlarını, hani saklıyordun ya sandığında
şimdi tam zamanı.
günler-aylar işte böyle geçip giderken, hasrette sadece güneş var canımın içi
ölü kurşun gibi ıslık çalar, mayın olur patlar gün batarken ya da seher vakti
ve bir de sen, gözlerim dalar…
yine yüreginizden kaleme kalemden apak bır sayfaya inci taneleri gbi dizilen türkü tadında muhteşem namenizi okudum ,candan tebrıkler hocam saygılar.
saygilar hocam
TÜM YORUMLAR (99)