bu sabah yürümek istedi canım...arabanın anahtarını vestiyere emanet edip çıktım hayatın doğum saatlerini sancılatmaya...bir küçük kız elinde ekmekle geçti evin önünden hemen arkasından da yaşlı bir amca,selam verdim küçük olduğum için...aldı selamımı ve bana sordu,oğlum burda bir camii varmış yeni yapılan,nerdedir bilir misin...bilmiyorum dedim utanarak,sanki cami yoluna hasrettim...ve ana yola adımlarım ulaştı...gözlerimdeki telaş içimdeki umutla birleşince sana uzanan romantik serseriliğimin geçeceği bu yolu öyle tuttum ki...hemen bakkala uğrayıp jelibon aldım... kıraathaneciden süt istedim...kırtasiyeciden meydan larus...farklı olmaktı sana gelmek...serserliğe kültür katmaktı,olmayacak şeyler istemekti sabah keşmekeşliğinden...ve bir pastahane,sabahın yedisinde dondurma iseyince şaştı adam...sordu karışık mı olsun sade mi? güldüm karışık olsun dedim,nasıl olsa eriyecek ben yemeden...derken bir çocuk belirdi yanımda,öyle mağrur öyle can alıcı bakıyırdu ki dondurmaya kirli yakasından...bir külah ta ona aldım öyle sevindi ki ama kardeşleri üşüştü sonra düşürdü elinden...sırtını döndü bana,suçlu bendim ağlamasına...almasaydım doyardı ona uzaktan bakarak ve kardeşleriyle dövüşmezdi dondurma yalakamaktan...haklıydı...acımak bazen kötülüktü...
duraklarda kızlar vardı hepsini minübusler alıyordu durdukları yerden...fabrika kızı değillerdi,belliydi...aklıma köy günlerim geldi birden ve anladım nereye gittiklerini...ya dometes topluyacaklardı ya da konserve üretilen yerlere fasulye vs toplamaya...sıcacık yataklarından kalkıp aile içinde yer tutunmak için tarlaya gidiyorlardı...umudu varoşlara itenler aslında hata yapıyorlardı...her insanda dert olduğuna göre umudun yanında dert de vardı...acı bir şekilde gülümsedim sonra...bendeki dertte umut yoktu...ne tarlası vardı hasatlanacak ne de konserveesi vardı zamanı gelince açılacak...hayat buydu kendine aldırmadan yaşatmaktı içindekileri...
ve şehir merkezine geldim...insanlar karınca gbi ama çarpışıyorlar telaşlarından..omuzlar vuruyorlar birbirlerine ama aldırmıyorlar...yönlerini adreslerini yapacağı işleri biliyorlar fabrikak kızı gibi...dükkanlarda cam silecekleri haşır haşır çalışıyorlar...fırçalar kürekler bezler de durur mu onlarda işbaşındalar kasiyerlerin elinde...bazıları erken gelmiş simitle peynir yemekte komşularla sohbette...ya ben...sen gelmişmisin ne yazacağım diyerek iş yerime ilerlemekteyim...geldim işte sen geldin bense bu satırları yazdım sevgilim..
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta