MEKTUP 2
tanımsız bir noktada durmuş kendimi arıyorum. unutulmuş bir tadın ardına takılıp, bütün yitirdiklerimi bulmaya çalışır gibi arıyorum ellerini. rüzgarınla getirdiğin mistik kokunu. çılgın sevişmelerin izlerini. biliyorum ellerinde gizli olanları...ellerinde dünyanın bütün güzellikleri.
gözlerini düşündükçe zamansızlık içine düşüyor ömrüm. bir yanım çocuk, bir yanım genç seviyorum gülüm. seviyorum! baharı getiren sensin. yüzündeki gülüşlerdir beni böyle dağıtıp kendimden eden, kendime getiren. bu ağaçlar, bu çiçek salkımları, kuşların cıvıltıları, renkleri gökkuşağının sen varsın diye güzel. sen varsın diye yağıyor yağmur, toprak kokuyor, ay ağıyor...
peşinde koşmanın, sana dokunabilme umudunun yangınıyla geliyor yaz. sen olduğun için sana geliyor bedenim. dilimde ‘turnalar’ türküsü...sen olduğun için titretiyor senden iz taşıyan herşey, seni anımsatan, aratan. bütün güzellikleri senden öğrendiklerimle kavrıyorum. seni arar gibi arıyorum kendimi. dünyaya sana bakar gibi bakıyorum. gördüklerimi senden izler buldukça anlamlandırıyorum.
DESTAN 1
Adın gizli bir hazine gibi parıldar gözlerimde
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta