tahtadan pinokyo kağıttan gemiler,
pancardan araba,ağaçtan kaval yaptığım günlerim,
neden şimdi hiç yaşanmamış gelir,
nostalji denip geçiştirilir!
gözyaşlarım neden içime akıyor,
neden utanıyorum haykırmaktan yaramaz bir çocuk gibi.
bir ben miyim gökyüzünde roket yerine,
rengarenk uçurtmalar görmek isteyen!
senin mektuplarını saklıyorum inadına
o güzel el yazmana bakarken hatırlıyorum öğretmen olduğumu
ve hatırlıyorum insan olduğumu,sevdiğimi sevildiğimi.
ama evet bir zamanlar...
fakat neden diyorum şimdi göremiyorum seni
duydum fabrikaya girmişsin
elini kolunu kaptırmama derdindesin,
adın beceriksize çıkmış
bir türlü alışamamışsın soğuk metali tutmaya.
oysa bana ellerinle balık tutmayı sen öğrretmiştin!
iyi ki kaçıp gittin diyeceğim,görmedin baraja teslim nehrimizi diyeceğim,
diyemiyorum.
çünkü burada aynı yerde,yıllanmış bir inat gibi özlüyorum seni.
bizimkiler direniyor iki kat veriyormuş mütahit
razı gelmiyor direniyor da direniyorum
ama biliyor musun korkuyorum
hayallerim bir bir yıkılıyor
hayata küsmemeliymişim doktor öyle diyor.
bana agorafobi teşhisi koyuyor!
yani çıkamıyorum artık dışarı,görmek istemiyorum beton binaları
biliyorum sacma ama hızlıca dönüyorum ders çıkışı eve,
bazen yıkacaklar evimi,en çok da gelip bulamazsın diye beni
kudretlerin evini hala hatırlar mısın
gizlice girip dünyadan uzak buluşma yerimizi
o kocaman ellrinle kiraz yedirdiğin günleri
hala kalbim çarpıyor düşününce sen
yoksa sen de unuttun mu beni
evlenip girdin mi yeni dünyaya
bir ben mi kaldım siyah beyaz ekranlarda
bir ben mi özlüyorum yıldızlı pekiyiyi öğretmenimin taktığı kurdeleyi.
ama en çok da seni.
şimdi ne anlatıyorum billiyor musun!
toplumların değişimini,modernitenin gereğini,
hele buğazım tıkanıyor,gözlerim doluyor,seni anıyorum
gelince 1970 günleri...
Kayıt Tarihi : 22.8.2006 13:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!