Mekselina'yı Unutmak İsteyenler Masası

Okan Tuncer
15

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Mekselina'yı Unutmak İsteyenler Masası

Mekselina; ahseni takvimin en güzel örneği. Mekselina; milenyumda bir açan çiçek koklamaya kıyamadığım. Sen yoktun bir zamanlar ruhumda yoktu. Remrand’ın tablolarından çıkmış bedenim vardı. Aşk yoktu. Acı yoktu. Yokların varlıgında yaşadığımı sanıyordum. Ne güzeldi seninle olmak, sen olmak, seni yaşamak. Buluşmalarımıza üzerinde göz izleri olan elbisenle gelirdin. Bilmezdim kimler platonik bakardı sana. Etraftaki bakışlardan kıskanırdım ama seni sıkmaktan korkardım. Korkardım beni terkedip gitmenden. Hatırlarmısın elini bir kez tutabilmek için karlarda yuvarlanmıştım en kalabalık sokaklarda. Ya sana ‘seni seviyorum’ diyebilmek için nezarette geçirdiğim o günü. Hani senin pencerenin altındaki yola balliyle seni seviyorum yazıp ateşe vermiştim. Çok kızmıştın bana. Ama çokta hoşuna gitmişti. Merkezde semavere dönen bedenimin acısını bir tebessümün unutturmaya yetmişti ertesi günün sabahında. Daha buna benzer bir çok çocuksu anı ergenliğimin dogum tarihine uzanan. Nede olsa ilk aşkımdın. İlk aldanışımdın beklide. Daha sonra ayrı üniversiteler ayrı şehirler. Başlamıştı ayrılık günlerinin en güzelleri. Geceler boyu hayaller kurup hep senin nasıl mutlu edeceğimi düşünürdüm. Bazen ormanlık şelaleye karşıdan bakan bir ev çizer ve içine bizi yerleştirirdim. Bazen de ikimizde öğretmen olmuşuzda Safranbolu’da yaşıyor olurduk. Hep karadenizde yaşamak isterdin. Ben hayaller içinde yüzerken unutturmuş sana birisi beni ve o çocuksu anıları. Hala anlayamadım sömestır sevişmelerinde onumu okulun devam günlerinde benimi aldatıyordun? Üçüncü şahıs hangimizdi. Yaptığım tek şey öğrenir öğrenmez senden ayrılmak oldu. İlk sarhoşluğumuda o zaman tattım. Her gece Mekselina’yı unutmak isteyenler masasında bir alkol şişesi bulunurdu. Bu ismi o masaya arkadaşlar verdi.. üzerinde seni unutmak için şiirler yazar, seni unutmak için içerdim. Her akşam güneşime üç kurşun sıkar, ufuklarımı kanlar içinde burakırdın. Unuttuğumu zannettim. Bir çok kişi geldi geçti hayatımdan. Kurumuştu Karadeniz'in, ölmüştü balıkların. Ta ki okul bitiripte evleneceğini duyduğum güne kadar. Bir tutku muydun benim için? Seni görmediğim süre o kadar uzundu ki neden bu kadar sarsıldım? Kim süpürmüştü yıldızlarımı? Bütün araba farları neden beni altına çagırıyordu? Sokak lambaları neden gülüyordu halime? Her yere götürdüğüm, sensizliği ölüme benzeten o masadan kurtulsaydım senden de kurtulurmuydum? ? ?
Mutlu olduğunu düşünerek kendimi teselli ettim. Şiir yazmayı buraktım. Öğretmen oldum,.mesleğime sarıldım. Tatillerde haberini alırdım. Eşin; penceresiz bir eve kapatmış, dışarıya çıkmana, insanlarla konuşmana izin vermezmiş. Yüreğini derin acılarla çizermiş. Bağrına elifleri çekerek yaşarmışsın kafesinde. Yeni öğrendim. Dayanamamışsın o esaret hayatına, bir çocuğunu da alıp kaçmışsın o evden. Kaçmışsın kaçmasınada o esaretten sonra hayata ayak uyduramamışsın. Birkaç ay biriyle yaşamışsın. Sonrada kendini batakhanede bulmuşsun. Dediler ki okulun bitmemiş. Ah Mekselina güzelliğin erkeklerin başını dönderdiği kadar kendi başını da döndürmüş. ‘Düşmüş’ dediler. Ölmek istedim önce. Sonra uzun bir sessizlik. Üzüldüm senin adına. Üzüldüm gün gün artacak olan seni unutmak isteyenlerin sayısına. Anlayamazsın onları. Sensizlik ölmektir her gün bir başka türlü. Bu şehrin bütün meyhaneleri seni unutmak isteyenlerle dolacak. Bütün kadehler senin şerefine! Üzerinde kadeh bulunan her masa ‘Mekselina’yı unutmak isteyenler masası’ olacak.
Ruhlarımız aynı
Bedenlerimiz farklı
Senaristimiz tanrı
Senaryomuz alınyazısı
Ben oynamıyorum
Ben oynamıyorum

Okan Tuncer
Kayıt Tarihi : 13.6.2007 15:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Okan Tuncer