deniz, bir rüyanın silik çizgisi gibi
karaya yaslanmış.
ay, yüzünü suya düşürmüş,
bir kadın, kendi gölgesini dinliyor
suskunlukla örülmüş bir masal gibi.
bir gölge, ıslak taşlara oturmuş
zamanı bekliyor
sanki saatler, deniz kabuklarına saklanmış.
adın, bir martının kanadına yazılmış,
geçiyor üstümden usulca.
Ben öylece bakıyorum.
rüzgâr, saçlarını değil,
bir ayrılığı savuruyor yüzüme.
hiçbir şey yerinde durmuyor bu gece,
dalga, izini siliyor peşinden,
yeniden izin beliriyor.
ben, kıyıya kazınmış bir sessizlik gibi
öylece kalıyorum,
öylece bakıyorum.
bir ışık kırılıyor gözlerimde,
belki de mehtap
beni senden kalanlarla yıkıyor.
hatıralar,
parmak uçlarıma bulaşmış kömür tozu gibi
sildikçe daha derin bir izi kalıyor.
bir anı kıpırdıyor suyun dibinde,
adını unuttuğum bir şarkı gibi,
hatırlamaya çalışıyorum.
gözlerin mi
yoksa gece mi parlıyor uzakta?
bilmiyorum.
susuyorum,
çünkü artık sesin bile
başka bir zamanın içinden geliyor.
ve ben hâlâ
ay ışığında
seninle konuşuyorum.
sanki gitmemişsin gibi,
sanki hâlâ
elini tutuyormuşsun gibi...
ve sonra...
bir ışık hüzmesi geçiyor kayalıklardan,
yavaşça, usulca,
her şeyi geride bırakan bir yolculuk gibi.
yıldızlar suda titriyor,
sanki gecenin alnına yazılmış adını
okumaya çalışıyorlar.
bir mendil düşüyor elimden,
rüzgâr onu alıp uzaklara götürüyor,
belki senin olduğun yere.
ay, yeniden yükseliyor başımın üstüne,
bir zamanlar gözlerimde olan o parıltıyla
uyanıyorum
bir dua ediyorum içimden,
yalın, küçük, kırık bir dua
belki seni değil
ama seni bende tutan şeyi korusun diye.
ve sonra
yine susuyorum.
çünkü bazı aşklar
ancak sessizlikle yaşar,
ve ay ışığında…
seninle kalır.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 9.7.2025 15:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!