Yeni bir defter açmalı, hep başucunda duran, eskisi bitince. Uykusuz gecelerde ki bazıları yazmak için birebirdir, başucundaki defter açılır; şayet sayfaları tükenmişse, ne fark eder, bir yenisi bulunur.
Uykusuz gecelerde, en iyisi yazmaktır. Belki de sizi uyutmayan dolunaydır; içinizdeki “sıkıntı” belki de dolunaydandır.
Ay Beykoz sırtlarından doğar; sanki Eylül romanındaki bir betimlemedir bu görüntü; bir süre sonra ardında Venüs görülür –bazen önce görülen Venüs’tür.
Venüs, Ay ve Dünya arasında inanılmaz bir ilişki vardır; üçlü bir ilişkidir bu. Romantiktir. Venüs’ün Ay’a olan aşkı açıkça görülür. Ama Ay hep Venüs’e sırtını döner; Venüs, Ay’a ulaşmaya çalışır, ama Ay yüz vermez.
Ay’ın aşkı ise yeryüzünedir. Dünya’ya hayrandır; milyonlarca yıl süren bir aşktır bu, adeta onun kölesi gibidir. Dünya’yı her hareketinde takip eder. Büyük bir bağlılık vardır. Ne var ki Dünya da Ay’a yüz vermez; ama hiç. Ay’ın yüzündeki hüzün ve keder bu yüzdendir. Bu yüzdendir onun “melankoli”sinin süregelmesi.
Dünya’nın gözü ise çok uzaklardaki ilk parlayan, ilk görünen “yıldız” Venüs’tedir. Hem çok büyük hem de çok uzaktır, erişilemez. Dünya’nın gözü zaten hep erişilemez olandadır.
Yazmak belki de o “sıkıntı”dan kurtulmaktır. Bir türlü uyku tutmamış, gecenin ıssızlığında yataktan kalkmışsınızdır. Bu tür gecelerde yazmak en iyisidir. Kalemi ve defteri alırsınız. Kalem ve defter çeşitli açılardan sizin kurtarıcınızdır.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta