Öyle uzaklara dalıp gitme ne olur,
Özlediğin biri mi var,
Beklediğin biri mi?
Bu dağlara sevdan ne ki?
Özgürlüğe alabildiğince koşmak mı?
Yoksa atalarının otağında konaklamak mı?
Anlatırlardı da gülüp geçerdik,
Bu derde düşmeden önce,
Şimdi bu halimi gel de gör işte,
Ağır, ağır bu duyguyu duyuyorum ben.
Sorar mısınız hiç kendinize,
Toprak: İnsanlığın hamuru,
Balçık : İnsanlığın çamuru,
Ruh : İnsanlığın nuru,
Nur : İnsanlığın onuru,
Kalp : İnsanlığın penceresi,
İman : İnsanlığın çerçevesi,
Seninle oturduğumuz bir yer var, biliyorum,
Kendimce söylüyorum,
Şarkı dinleyip konuştuğumuz,
Vakitleri felekten çaldığımız,
Geleceğe randevu aldığımız,
Sonunda!
Önce onlar geldi,
Bembeyaz,
Telli duvaklı,
Dallarına kondular,
Ağaçlarımın,
Ve sonra uçup gittiler,
Sen aşk nedir,
Sevgi nedir bilir misin? ,
Yalnızlığı, yapayalnızlığı,
Uykusuz geceleri,
Düşünmeyi,
Düşünceyi,
Ve…
Hazin bir sonbahar gününden sonra,
Bir gün kış gelecek,
Düşen yapraklar savrulacak,
Soğuklar etrafta kol gezecek,
Her taraf buz kesilecek,
SAZLIK GECESİ
Bir gün daha eridi,
Son damlalar karşı dağlara düştü,
Yeşil tonlar karardı,
Simsiyah oldu,
Ateşböceği fenerini yaktı,
Güvercinler konar usulca sessiz,
Yalıboyu evlerine her sabah,
Değirmenler su çeker ağır ağır,
Zamanın tersine inat,
Harşena yankılanır çığlık çığlığa,
Haykırır Şirin, heyhat Ferhat!



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!