ne zaman koşup gelsem sana
tutunup sığınmak istesem kalbine umutla
hep düşüyorum
kalbin kırık mı senin
zararsız bir ur gibi taşıdım seni benliğimde
öldürmez sandığım bir korkuyla hep ürkerek yaşadım uzaklarında
mektuplar yazdım
ay ışığının denizi aydınlattığı kuytularda
kaç kez sözün bittiği yerde tökezledim
şiirler okudu yıldızlar
geceden kollarına otostopla düşen, beklenmez bir konuktum sana
gri bir geçmişi peşinden korkuyla sürükleyen
yaşamadan eskittin düşlerini
düşlerimden kızıl saçlı bir çocuk çıkardım
hırçın
mümkün değil, ikimizden bir biz çıkaramayız dedin ve gittin
hiç mi bir belki-n yoktu senin
duygularım mayına takılıp parçalanırken sen gidiyordun
bir damla suda fırtınalar kopardı eskiden olsa
dokundurmadım
gücenmedim hiç
mayın acılarından
kendinle savaşmayı bırak can’cazım
umutsuzlukları gömmüştük epey oldu anımsa
bir çınar altında
soluklanalım
kuş sesleri duymak istemez misin
yokluğun bir duble rakı masamda
bir ucunda unuttuğun sıcak gülümsemen
nasıl bir ışık aydınlattıysa yüzünü bana doğru
o kadar ateş böceği görüyorum seni
kendi ekseninde dönüyorsun umarsız
ilk ben kayıyorum gökyüzünden
her şey eskidi durduğu yerde kendiliğinden
oturup denize karşı sustuk yenilmişliğimizle
yutkunduk sonunda
bu
sözün ve ardından aşkın bitişi demekti
karanlık bir kuyuya
bakışlarını gözlerime dikip gitme susarak
sökemiyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!