Umarsızca ikiye bölüp geçtiğim bu şehirde,
Seveceğim birinin olduğunu nereden bilirdim.
Bir zaman bende hiç bir şey olan bu şehir
Artık bir yangın yeri.
İçine kendimi katarak,
Bir fal daha açıyorum sana.
Sakinleşiyor mekan,
Masum bir bakıştan acemi gülüşler akınca.
Sana açılan yollarda güneş vakti çoktan geçti.
Düşe ayak basma vaktidir artık.
Uyanın!
Hep beraber yürüyelim
Sonu bugüne açılan ormanda.
Vakit artık ayrılığa bir şarkı.
Doğ artık yüzü bana çizilmiş çocuk.
Geniş kanatlar altına sığdırırsak kendimizi
Uçurum çiçekleri toplamaya gideriz.
Tuvale içimdeki dünyayı çizerken;
Seni sığdıramıyorum bu resme.
Bu düş, bu kalp, bu sevgi
Mavinin rüyasını sevemez kırmızı.
Uykunun içinde büyüyen çocuk dilsiz ve elsiz.
Saman tozu our dağılır yürüdüğü yol.
Tam dokunacakken büyüsü bozulur sevginin;
Anlamazsın,ağlamazsın.
Fırtınalı bir mavi atlastır sana kalan.
Uzun bir geceye gömüldük.
Ne zaman elimizde yıkandı dünya.
Umut ne zaman çiçek açtı bize.
Tanıdık yüzlerin hikayesini anlatayım mı sana?
Mavi yapraklar döken ağacın acısını.
Anlamak geceden yanaysa hangi çocuk susar şimdi.
Şimdi uyuyor gözlerim.
Rüyalar geldiğim yollarda bitiyor.
Sözler sana uçan bir kuş sürüsü
Ben yalın ayak bir çöl delisi.
Uğultuda her gece sokaklar,
Ben çıkıp dolaşmak istiyorum,
Bir sabah uyandığında,
Gölgeler içine batsın.
Gölgeler ay ışığında
O gölgeleri koparamazsın.
Issızsın.
Dar bir sokak gibisin,
sığmıyor hiç bir zaman sana.
Yağmur ıslatmaz,sözüm yakmaz.
Eli kesik bir şiir kalır sana.
Sen kokusuz çiçeğimsin;
ellerini bir akşam vakti sokağa saldığım.
Mavi bu kadar mı güzel görünür
Kasım yağmuru ıslatırken sesini?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!