Bir gün rastgele yürürken
Istanbul'un her hangi bir sokağında
Tenim güneş altında erirken
Tüm bedenler bir sokağa aktığında
Öyle kalabalıklar için de
Yalnızlağımla rastlasam sana...
Nasıldır bilirsin işte
Gelirsin, bakarsın
Yaşarsın yani
Sonra gidersin
Öldürmezsin de işte
Gelmezsin bir daha...
Kaldırımlar yağmur kar daha neler
Bu şehir böyle işte
Sıkıldın mı mutsuzsun
Ne düşünceler gelir aklına
Sonra bir bir giderler
Sen de dönüp o yarım yamalak
Beni götür desem
Nereye götüreceksin?
Sen delisin,
Biliyorsun değil mi?
Ah!Benim hayat müjdem
Ah!benim olamayan
İnsan, içinde düğüm düğüm
Bazen de ateşte güğüm...
Ben de öyleyim, içimin korkusuyum
Kaynarım, kaynadıkça demlenirim hep...
Şimdi hüzünlü bir karanfilin kokusuyum; yalnız zamanlarımda ağlarım hep....
Eğer geleceksen son olsun
Taşınacak bu su
Gözlerimde saklıdır.
Kırılacak odun sırtımda.
Yaşamak nedir?
Bırak suç bizde olsun
Anlıyorum ki bazı hikayeleri anlamaya Gayreti yok insanların.
Bu çağın en bulanık iklimindeyiz.
Nasıl oluyorsa oluyor,
İnsan bir türlü erişemiyor kendine.
Her nasılsa bir üşengeçlik
Kaplamış içimizi.
Bir gizem olarak kalacak
Şu dünyaya dair hislerim.
Zaman ne getirir bilemem
Yalnız götürmesin... götürmesin
Senle olan anıları isterim.
Varlığım öyle hesapsız
Gösterip yüz cemalin, gizleme zülüflerin
Aşığına meyl verip canın viran eyleme
Bu aşık ki şu çöle belki bir daha gelmez
Gülistan serabında kalıp seyran eyleme
Aslından habersiz bir yara gibi
Vurdukça kanattım aşk mihrabını
Ortalıkta bir söz, kimdir sahibi
Okudukça gördüm aşk kitabını
Dervişe sorulmaz çektiği çile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!