konuş sen konuş ey gönül dil sussun
kaz şahane makberimi gözlerime kem vursun
haykır kana belenen son namendir bu
sarsılır zerre sedanda beynim korkak tabu
sema boşaltan güneş damlaların peşinden
yürü kalemim adım at feza eşiğinden
nuruna kavuştuğun binbir girift bilmece
yeter sayıkladığın o ram üstadı ece
Tuna yüzyıllardır kan ağlar, yas çağlar
Tuna, her yaz başına kara bir eşarp bağlar
Türk süvarisinin nal seslerini anarak
Tuna, viran olan Türk Mabedine ağlar
Çağlara mana katan gür ve içten bestesi
umut gecenin karanlığına zebuni haykırış
inadına geceye katran döke döke yakarış
umut sermayesi gasp olan gönlün çay parası
arta kalan hayattan maziye üç beş dem havası
ellerim titrek,gözümde kan,inzivada hülya
aklara bulanmış şaçlarım,mutluluk acı riya
sancılı doğumla gözlerini aralar ızdıraba ölüm
elvada yıllarca koynuma doladığım yalancı kara rüya
hani geceye şen katan oylumlu kahkahan
Bir sırrı onlar yaşatır, onlar büyütür.
Her nefesim iz bırakır, taş gövdelere!
Basamak basamak yükselipte üst üste.
Ah! derdimi daha anlatmadan duyarlar.
Nede benzer sesin, pürüzlü yüzlerine.
Zamanın yuttuğu bir şeyler var.
Göğün sırtına balyoz gibi inmiş gece
Uzay'a kurşun endamında çekilmiş binlerce yıldız.
Sağanak sağanak ama yağmur yahut kar değil
Her damlada vuslat, bir damlaya hasret
Güneş'in gizleyemediği sırrı var.
Rüzgarın eteğinde beklemektedir kar.
Gece dingin, gece suskun
Gece pusu kurmuş yüreğime
Bir kaleme bakarsın
Bir gökyüzüne ve saate
Yelkovan dansta iken zamanla
Kaç toplamın alında yatar farkın
Geceye tadını getirirdi gülüşün
Çaresiz, yoğrulsa şiirler gözbebeğinde
Bir bakışın sığmaz kağıda, taşar kadın
Her 'belki' de yüreği ağzına gelipte
Hangi dik yokuşa sarıp, tepetaklak oldun yalnız?
Kaç metin yuttun da, kalbinde topladın cesareti?
Sanki bir sabah yalnız bir sabah çift açtın gözlerini.
Kurdun, kuruldun, yok oldun ve sustun ve yalnız.
Taşıyabilir miydi sahi söyle, bir ruhu yüreğin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!