Aşk şerâb, kalp kadeh, emanet canda,
Ne çıkar meyimiz, olmasa da hoş,
İçmeden sarhoşuz bu garip handa,
Bâdemiz dolsa da, dolmasa da hoş.
Geçti hercâi yıllar , saçlarıma ak düştü
Her ne musibet varsa, üzerime bak düştü,
Sahte sevgililer bitti, yalancı dostlar gitti
Gönlümün nasibine, çok şükür ki Hak düştü
Bulmak için çok geçti, kaybetmek için erken
Ey gönül şimdi gitsen de
O Sevdanı hiç unutma
İzleri hep kalsın sende
Bu hicrânı hiç unutma
Vermese hiç yıllar eman
HİLYE-İ ŞERİF
Ne uzun ne kısa ortaydı boyu
Saçları dalgalı simsiyah koyu
İbrahim'den gelir O'nun pak soyu
O sultanı Rasül şahı mümecced
Bu Hırkayı şerifi gel ziyaret eyle edeple
Hak Teala şifa verir kalplere bu sebeple
Bir kumaşa bakar gibi bakma buna aceple
Sakın bez sanma cevherdir her bir derde devâdır bu
Nazarı edep kıl çünkü nakşı nuru Mustafâdır bu
Hüzün devriye atar, pencere önlerinde
Sevgiler köşe bucak kaçar apansız red'ten
Aşk bir oyun sahnesi, başlar yaz günlerinde
Yaz biter figüranlar; çekip giderler setten
Zaman umarsız geçer, aşk geriye ket vurur
Açsam belki pencerem
Örtsem rüzgar incinir
Gitsem bu bağı irem
Kalsam yollar incinir
Kör kuyudur kötü zan, zehirdir onun suyu,
Boş ver Yusuf olana, ne zarar verir kuyu,
Dün över bugün söver, budur milletin huyu,
Matematik okumuş, hocalık yapar Tahir
Edep nedir hiç bilmez, hergele evvel ahir
Efendilikten yoksun, it kopuklukta mahir
Bırak biraz itliği, adam olmayı dene
Dağılmış bak meyhane, masada sâki kalmış
Kabede putlar devrildi yüz üstü,
Gönüldeki putlar devrilmez mi bu gece,
Yıkıldı kisranın büstü,
Gönüldeki kisra köşkü
yıkılmaz mı bu gece.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!