Hayat denilen o kavramın kaldırımlarında
Habire tuz basmaktayız açık yürek yaralarına
Sana geldim gülüm bu gece
Hadi konuştur kıvrımlarını
Susmasın şarkılar bedeninde
Gözlerim ahenge bürünsün sessizlikte
Onlarca kez titresem
Gölgem düşer mi ki ellerine
Senelere inat, gözlerin düştü aklıma
Ellerin dokundu omzuma
Çarpıp çıkılan kapılar silemedi
Sözlerine sığan öfkeleri
Oysa!
Oysa üzerime titrerdin baba
Seni getiren Ankara mıdır sevda
Hani şu hain kaldırımlar mıdır?
Yapma sevda…
Ankara kadar hain olma
Ben mi vurdum seni sokaklara
Nasıl düştün böyle ayaklar altına
Serdim hüzünleri bugün mevsimlerin kucağına
Gözlerimi nankör telaşlar sardı
Sen diye inledim sabahın ilk ışıklarında
Ürperdi et yığınımın üst tarafı
Korkunun ilk kıvılcımı çaktı şakaklarımda
Bitti… Gidiyorum
Sana bırakıyorum gülücüklü sabahları
Hatıram olsun adını yazdığım gönül taşları
Yitik sevda yaşları
Bırakıyorum, seninle dönen sevda kadranımı
Hüküm giydirdim bu gece gözlerime
Kararsızca ayrılmak düştü kaderime
Soğukla yüzleştim
İlk kez burukluğu alnımda hissettim
İrkildim
İşte şimdi susacak şarkılar
Sadece resimler kalacak
Ve silinecek tüm simalar gözlerimden
Bir tek gülüşün ağlayacak avuçlarımda
Ve ummadığım anda asılacak adın gözyaşlarıma
Solmuş resimlerinde kaldı buruk sevdam
Bir deli bırakış ellerinden arta kalan
Sabahlar kısa
Sözlerin yok mu düşlerimin ortasına dalan
Gitti sevdan günlerimin köşelerinden
Unuttum bebeğim
Çoktan hak etmiştin bu ayrılığı
Arkandan bakarken yüreğim hiç acımadı
Yaş dökmedi göz pınarlarım
Sen, arsız manolya…
Bir kere dokundun mu saçlarıma
I
Ardından bakarken yollar dökülüyordu yüreğime
Çuvalına koymuş, bitmiş aşkımı
Sırtına yüklemiş gidiyordu arsız çingene
Kurşun yağıyordu üzerime
Bu kadar ağır mıydı? İhanetin, söylesene
Mehmet Olcay,
İyi bir şiir anlayışı ve tarzı var.
Konuyu belirgin olarak sonlandırması hata. Mesela BABA veya İBRAHİM o kadar net ölmemeliydi, sitem edilen sevgili şairin kendi ölümüyle tehdit edilmemeliydi.
Acındırmalar yerini sırlara, anlatımlar yerini bilgi ve düşünce zenginliğine ...