Böyle geçmiş ömrüm seni beklerken
Beyaz kar yığınlarının altında
Çığlığın sessizliği ürpertirken
Ah! anlatmalıydım aşkı sana
Varlığıma tuzak kurmadan yıllar
Yüzümdeki poyraz kırışıklıklar
Ben, sensiz adı koyulmamış bilgisizlik
Meçhule giden bir gemide tayfayım
Boynumda bir yafta içimde bir eziklik
Belki de sağ çıkmayacağım sabaha
Eğer beni göremezsen bu akşam balkonda
Artık göklerine bakıp hüzünlenmeyeceğim
Kıyılarında sessizliği dinlemeyeceğim
Bulutları böyle yaslı görmek istemiyorum
O sefil karanlığa dönmek istemiyorum
Ben susayım sokakların anlatsın beni
Yürüsün ardım sıra gecenin renkleri
Hep gizli kalıyor bu dağlarda hasretim
Can veriyor koynunda gecelerin maviliği
Sen bulutların ipe çektiği İlkbaharsın
Bu rüzgar müjdeliyor Eylül'ün bittiğini
Geç korkunun acıya açtığı tünellerden
Sözlerin yanıltıyor yüzündeki güzelliği
Ey! ihtiras kurbanları ölümün
Binlerce hayalin ardından bu kaçış
Bir sonsuzluk ülkesinde mi biter
Her acının sonunda bir haykırış
Gözlerimde bıçak gibi mevsimler
Bitmiyor sayıklamalarım her yanımda kış
Bugün özlemlerimi yazmıyorum sana
Sözlerin bittiği yerde başlar intihar
Şehirler kıyameti hatırlatır insana
Nedense ayrılık kokar istasyonlar
Kalemim titrer yazarken adını
Sen yoksun biliyorum bu bahar
Artık bütün öfkemi vereceğim sana
Ve bütün nefretimi
Al götür ki okyanuslara ebedi
Her sır gömülsün sonsuza
Yüreğim sıkışıyor ey! yağmur anlasana
İstanbul seni saran gül ordusu içinde
Ne büyük rütbeydi bir köle olmak bile
Kim bilir ne kadar huzurluydu genç Fatih
Ne mübârek ne kutlu bir askerdi o Sâlih
Akmasın gözlerinden gözyaşın
Bakarsın
Dağların,ovaların arasından kaymışım
Dikilmişim karşına ansızın
Unutmam için çok zaman geçti haklısın
Ama kırık umutların dirilsin
O Temmuz sıcağında o yakıcı güneşte
Ne güzel heyecandı o şirin evinizde
Ben,takım elbiseli kıravatlı sıkılgan
Sen kuğular gibiydin, yıldız gibi ey! canan
Şık tepsiler içinde yemekler sunulurken
Küçük sade bir şenliği andırıyordu tören
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!