Heraion Teikhos tapınağının
duvarında bir mezar taşıyım ben.
Bilinmeyen zamanlarda
başka bir yerden getirildim
sürüklendim buralara.
Ustalar özenle koydular başımı
Sessizliğim
keşke sen de şiirler yazsaydın bana.
Saklasaydım onları
eski saman kağıtları arasında.
Zamanı gelince
indirip raftan,
Aylardan Nisan,
Vakit üçüncü akşam.
Bir masa…
Masada bir kadın,
Bir de adam.
Adamın gözleri yaşlı.
Bir kuşun ötüşünde
yankılanan seste bul beni
Önce dinle sonra hisset
Ama asla kaybetme
Kaybolmuş bir yavru ceylanın
ürkek nefesinde bul beni
Otobüsler geçiyor önümden,
her biri sana varamayan bir ihtimal.
Her camda bir yansıma,
her şarkıda bir izin…
Ve ben seni en çok
Ankara’da bir yerlerde düşlüyorum.
Mavisiyle beyazıyla
Gökyüzümdür gözlerin
Bir gün uçmak hayaliyle
Dinlendiğimde derinlerinde
Hafif bir rüzgar eser
Duraklar önce
Uyanır uyanmaz
kocaman bir günaydın
konduruyorsun yanağıma.
Uykulu sesinle açılıyor
gözlerim güzel sabahlara.
Günümün neşesi, gündüzümün ışığı,
Uyanıp yollara düşsen şimdi,
bir kırlangıç türküsü değse saçlarına,
ben buradan duyarım inan
çünkü özlemek
bir başkasının sessizliğini
kendi kalbinde
Yalnızlıkta.
Kalabalıklar arasında.
Çığlıklar atılır
sağır ayaklar diyarında.
Tek amacı; bir ekmek,
bir şeker tanesi.
Hazırlanırken göçe bir kırlangıç.
Kanatlarında taşıdığıdır
çocukluğumun sesi,
evimin kokusu,
annemin gülüşü…
Ona bakınca anımsarım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!