Ucu açık, altı çizili bir cümleyiz. Ölümle paralel bağlantılı hayatın, sebepsizliği ve boşluğuyla doldurulmuş kadehiz.
Çın, çın, çın... Tokuşturuluyoruz sevgilim!
Sen müjdelenerek gelen baharın sevinci,
bense biten kışların üzüntüsüyüm.
Hızla çarpan kalp eşitsizliği, gergin bekleyişlerin hızsal doneleri..
Ve dahası! Steril bir mutsuzluk keşfediyorum kendimde.
İlk sevişme seansı sonu ve son sevişme arzusu denkleminin uykusuz eksi biriyim. Eksiğim!
Muhtemelen, muhtelif histerilerin cinsel birleşim bileşeniyim.
Ve sevgilim,
Gölgelerimiz iç içe vuku bulmaya yakın, yakınmadan yakalım tüm özlenmişliğimizi.
Tuhaf ve yaygın bir serzenişle gökyüzüne seslenen bir adamın hayattaki son anında sen saatten geçtin.
Alkollü bir adamın vuzuh anı kadar belirginlikle karardı bulutlar.
Bu biraz da susadığından dolayı denize giren adamin ciğerlerinin su dolup, şişerek yüzeye çıkması gibi.
Katlanılmaz olanın ötesinde. Var olmaktan utançlı..
Öyle tanıdık ki,
dilindeki yeminler yalanlar meyhanesi.
O soğuk, soluksuz metal gözlerinde: parazit!
İstismara açık gecelerin parlayan yıldızlarıyız seninle.
Yarım kalmışlıklarımın anasısın; bir güneş kızgınlığıyla gel bana!
Bil ki gelirsen, tamamlanırım ya da tam anlanırım.
"Fakat sensiz bostanı dağıtan danadan farksızım."
Cevabını bildiğim sorulardan kaçarken unuttum vazgeçmek ve affetmemenin ne olduğunu.
Yaşamanın cömert talihsizliğiyle lanetlendim. Zulümle tanıştım, memnun olamadım hiç.
Kimse tarafından rıza edilmeyen, arzulanmayan o boş kontenjandım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!