ışık söndü
yüzümüze çalınan aydinliktan
elimde samdan veyahut mum
dirsegim masamdan
kalkmiyor elim
boğazım düğüm
Giyinmiş elbisesi boydan boya
Kişiliği mi yansıtır bu pamuklu oya
Giyer miydi şu alem
Beyazdan yapılmış dört kalem
Sanır ki insan bu dışından tanır
kaç zamandır susuyorum
bilenmesin aklım susmaya
dizginleşsin sesim diyorum
kendimle konuşmaya
avazım çıkmıyor, kapımda nöbette
tiskinmiş aklım kalabalığa
Belki gözlerdedir ırak
yüzde görülmeyen tebessüm
Belki bir alınganlık
Belki kızgınlık
hepsinden de onemli kalptedir, bir yumruk kadar et parçası
Bir giz vardir orda gözü ırak eyleyenin ve gönlümüzü yumuşatandır dört karis gögüs altinda bulunan...
Karıştırma dünya bu elinde oynu
Tepede olsan fark etmez yarın kalır
Yanında geçince bilirsin onu
Gözünden kaçırdığın gönlün alır
Sen herkesten olanı sakladın sandın
sevmeyi unutanlara mı demeli gamli sözleri
sevmeyi bilmeyenler kadar
tenhaydi kalp, asksiz ve ruhsuz
bıckılanmıs yüreğe mi deymeli efsuni sözler
hangi sözlerle yumusatmalı
ask sadece güzele mi vurulur
Çağır dünyayı işitsin demek
Sitemi kendince derdi dinlemek
Kuşkulanmış bakışlar pusuya düşmek
Ahını duyana serzeniştendir
Sofram hazır bezi ketenden
Ocakta kaynadı aş
Ocakta bekledi zemheri kışı
Ilık düşmekteydi üstümüze
Tepede biten bulutlar
Taşıdı usanmadan
Taşıdı her zerresini koynunda
Yürüyelim oğul merdiven merdiven dünyanın
Masum bakışların saklı
Gözlerin de bir umut
beni kendine bağlamaya
ağlayışların fırına koparır bende
bende vicdan
Sarıl bana
Gül açmış çehren, bulutlar kıskanmaya
Aydınlık geleceğe kilit vuran
Bilinmeyene değil, hasrete yolcu
Sarıl bana kokun kokumu bassın
Ayrı kaldığımız günleri ekelim hayattan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!