Kaç zaman sürecek bu uyku bilinmez.
Sonsuzluğa açılan kapıdan girerken,
Ağlamak sızlamak fayda etmez,
Can bedenden, ruh tenden ayrılırken...
Beyaz bez parçasıdır dünyalığın,
Sular kabarır coşar içimde,
Engin denizleri özlerim.
Olmuşum bir gemi, dalgalar üzerinde,
Son seferim der, ötekine giderim.
Her geçen zaman irindir içime damlar.
Hani bazen ağlar ya bebekler,
Hiç susmayıp, hıçkırığa boğulur ya,
Ve dolunca gözleri hasretinden,
Boşanırcasına yağmur gibi yağar ya,
Hani gözyaşıyla bir tufan
Bir kasırga kopar ya,
Ne Havana'da puro saran,
Ne de Prag'da akordeon çalan kıza ait
Bir şiirim olmadı benim.
Hatta fabrikada tütün saran işçi kızın,
hislerine bile duyarsız kaldım.
Gelince aklıma Anadolu kadını,
Gece ıslaktı...
Ve bir kadındı bedeni baştan çıkaran.
Kışkırtıcı ve soğuk esiyordu nefesi,
Ağlamaklı gözleri vardı.
Ağlıyordu...
Çünkü karanlıktan korkuyordu.
Güzelliği işlenmiş ince bir nakış
Her gören vurulur bu güzele
Ve Allah özenerek yaratmış
Nice canları yaksın diye...
9-12-1991-Anadoluhisarı
Zaman geçer rüzgar gibi,
Ağzımda esrik bir tat kalır.
Seninle her şey rüya gibi,
Gidersen benden,aklım kalır.
İnsanda değişir,dört mevsim gibi,
Ak saçlar, kırışık yüzler gerçek,
Genç kalmak imkansız.
Gülmek, ağlamak, yaşamak gerçek ama
Ölmemek imkansız.
Ve seni tanımak gerçek,
Sevmemek imkansız.
Bakışlarında sitem var.
Gözlerim eski seni arar...
Neden?
Seni ben üzdüm mü?
Yoksa her zamanki hüznün mü?
Kuşlar...
Sevdiğimiz canlılar...
Gökyüzünde ne güzel de uçuşurlar.
Ki kuşlar,
Barışın simgesi,
Bir avcıya kurban olurlar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!