Her şey içimizdeki üçgende
Kalp denen organ varya,
Çizilir ya ağaçlara sevgiyle,
Bedene hükmeden küçücük derya...
7-12-1989-Zeytinburnu
Hangi nehir
seni bu kadar anlatabilir toprağa?
Ve hangi çiçek
güneşe olan sevdasına
böyle güzel bakar?
Deli rüzgar uçurur mu saçlarını,
Sen İstanbul!
Mazoşist sevdanın adı.
Senin için
Ne sevdalar yaşandı,
Ne şarkılar yazıldı.
Deli eder bu şehir sevdalısını.
Yakmam küstüğüm dağın odununu...
Yemem balığını, küsmüşsem eğer denize.
Küstüğüm rüzgarla harmanımı da savurmam.
Ama ben sana küsmüşsem...
Dünyada inanma.
26-07-1997 Ankara
Ben de her bebek gibi,
Doğarken ağlamışım.
'Kirli dünyanın parçası olmam! ' diye
Kendimi kandırmışım.
İçimdeki gülen çocuk,
Çok uzaklarda billur çocukluğumun,
Sessiz geceleri,peri masalları şimdi.
Bir kayık, iki kürek hatıra defterim,
Her gece satır satır kürek çekerim.
Görünce gecenin esmer yüzünü,
Cırcır böceğinden türkü dinlerim.
Bronz tenli başak tarlaları,
Sarp yalçın kayalar,
Özlem kıraç topraklarla yarışır.
Yüce dağ başında kurt iniltisi,
Hasret tüten ev bacaları,
Kavuşmayı bekleyen bacılar, analar...
Biri, bir diğerine vefasızlık eden yıllar...
Ve birer birer yırtılan takvim yaprakları...
Dört mevsim de değişti,
Haziran' da kar ve çamur
Kasım' da yaz havaları...
İklimler değişti
Ağla gözlerim ağla.
Belki de susuzluğa çaresin
Ne kadar yanıp tutuşsan da,
Kendini bilmez biçaresin.
Lakin...
Ağlamak yeter bana.
Bir 'düş' tün hayal edilen,
Uzak bir diyardan geliyordun.
Umutla bekliyorduk kapıyı çalmanı
Hazırlanmıştık her haline
Üstün-başın, yara-bere
Üstelik de yorgun olmalıydın!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!