Daha deniz görmemiş bir martı
Ve gün yüzü görmemiş tan ağartısı
Gözlerinin çapağında ıslanmamış
Bir damla gözyaşı
İki sınır ülke arasında
Yaşanılmamış bir hasret sevdası
Bu şiiri sana yazdım
Unutmayasın diye beni
Gurbette, hani o adını
Abimin askerlik anılarıyla
Ve babamın anlattığı
Dışarıda şiddetli yağmur havası
İçerde şimşeklerin aydınlattığı zifiri karanlık
Ve yıldırımların bozduğu suskun bir sessizlik
Sen yıldırımlardan korkardın hep
Her yıldırım sesi duyduğunda
O sensin birtanem, o sensin
Benim ilk aşkım, ilk hevesimsin
Çocukluğumdan beri seni sevdim
Pencereden gizli, gizli seni izledim
Gözlerimi bir an senden çekemedim
Bir gün gelecek bir gün kalacak
İşte o gün güneş benim için doğacak
Bir kış gecesinin seherinde
Beyaz bir martı
Denizin üstünden benim için kanatlanacak
Ve sana yazdığım bu şiire konacak
bir tutam sevgi bıraktım baş ucuna
bilki bu son dokunuşum sana
bir tutam özgürlük bıraktım dudağına
bilki bu son öpücüğüm sana
kimse darılmasın
kimse kırılmasın
Şu anda bir pencere kenarında olduğumu biliyor musun
Biliyor musun şu anda elimde sigara olduğunu
Ve gecemin tek dostu rakıyı yudumlarken
Senin gözüm önüne geldiğini biliyor musun
Biliyormusun hergece seni düşündüğümü
Sensiz gecemin sabahı olmadığını
Yine birer birer söndü bu şehrin ışıkları
Kent karanlığa boğuldu sustu
Suskunluğu bozan bir tren sesi
Saat gece yarısını geçmiş
Ve karanlığı bozan ayla yıldız
Bir olmuş gökyüzünde parlıyor
ŞEHRİN GÜNEŞİ
Bu yozlaşmış ve yalnız kalmış şehrin,
Soğuk ve puslu bir sabahıydı
Sense yeni çiçek açmış
Bir tan ağartısıydın
Göz yaşlarım sel gibi düşerken önüme
Bir hercai menekşe oldun dilimde
Gözlerimde damla yaş kalmayıp gitse
Bu feryadım bitermi gittin gideli
İsyankar yüreğim bir sana yandı
Bu şehri yakıp gittiğinden beri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!