Bu can ilk seni sevdi.
Yokluğun,
Mermerden bir mezara çırılçıplak girmek.
Kefensiz, soğuk ve beyaz…
Bu can sevmeyi senle cümleye koydu.
Doğdum.
Sana mı Dünya’ya mı bilinmez,
Bir kere ağlamışım.
Çıplaktım hiç elbisem olmadı.
Yüzüm gülmedi,
Hep sevmedim.
Kurşun yemişçesine sancır sol yanım.
Ah!
Gül dalından koptu dikeni kimsesiz.
Yarsız,,yarımsız öylece
Günyüzlüm zordur sensiz olmak,
Sordur gülsüz ayrı yaşamak dikene.
Gözleri ceylan,
Saçları okyanusta fırtına,
Ah kaşları,
Kırk yıllık orospudan daha kıvrak.
Elde işlenmiş bedeni;
Zarif, kırılgan, huysuz,
Yine mi yangın?
Yine mi dört duvar hasret kokar?
Güneş neden uğramaz yurduma?
Yağmur neden sensiz ağlar
Aşk; ne çok dilde tarifi var,
Aslolan hangi dilde anlattığın,
Aslolan hangi dilde anladığıdır karşındakinin.
Nefret; var mıdır farkı aşktan?
Yok mudur ikisinde de hasret?
Yok mudur ikisinde de delicesine sevdalık?
Şimdi,
Söyledim kendime,
Dedim,
Düşlerin olmazsa,
Pencereden bakarsın,
O,yeşilimsi ve azcıkta mavimtırak güneş.
O,tarifsiz gülüşüyle yüreğimi ısıtan varlık.
O,zifiride bile ışıl ışıl tepemdeki yıldız.
O, güneş.
Canımda biriken sevda hasreti,
Seni,
Ne illet sevdaymış bu?
Ne fitil tutmaz yaraymış.
Ne garip bir titreyiş,
Ne saçma sonmuş bu.
Herhangi bir hasret zamanında
Kirpiklerimden damlıyorsun...
Yada içtiğim her suda,
Soludugum havada
Ya da kursağımda
Mavide, yeşilde,sarıda ve bayazda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!