Tutamadığım avuçların gibi
Tutamıyordum zamanı.
Sana gelmek için çıkılan yollarda
Eksik kalıyordum her saat başı.
Bir kabus başlayacakmış uykularda.
Ağlamaklı olacakmış bulutlar.
Adını yıldırımlar yazacakmış.
Ve sen.... Sen gidecekmişsin...
Sanki hiç gelmemiş gibi.
Yaşanmamışcasina o aşk,
" Bir kibritin ömrü ne kadardır ? "
Bir kendini yakar,
Bir de üç beş sigara.
Kimi zaman da hektarlarca cinayetin
Faili olacak kadar.
Fakat ben,
Her yeni sende bir eski beni feda ettim.
İçimdeki çocuk, o huzurlu adamla beraber
Çoktan benden taşındı.
Tekrar yolun düşerse buralara,
Çalarsan eğer o kapıyı,
Haberin olsun içeride kimse yok!
Sen hasret taşıyan yolların başladığı dar sokak aralariydin.
Ben yolcundum senin, yorgundum.
Saklamasaydın duvarlarını, kaldırımlara yaslamazdım sırtımı.
Vurgundum sana.
Korkardım birgün cesedimden bakışlarını bulacaklar diye.
Sense hiç korkmazdın birgün, kuytu bir köşede cesedimi bulmalarından. Sen beni içine gömdün, gezip duruyorsun
Yabancının mumu yatsıya kadar yanar.
Sonrasında çok tanıdık bir karanlık gelir,
Yalnızlığı getirir ,
Geceye bağlar
ve gider..
Binbir musibete gark ettirir dilberin tek bir sözü.
Ey özü güzeller!
Hangi kuyulardasınız...
Sanki,
Birbirimize sırılsıklam aşıkmışız da
Şimdi olmaz diyordu tanrı...
Ya da ben sizi
Başkaları için yarattım...
Gözleriydi hayatın ederi.
Sevmek ömre bedeldi derken,
Delip geçecek ömrümü
Bir ölüm, erkenden.
Yureğim kanayıp dururken,
Utanacağım ağlamaktan.
"Yağmur olup yağsam da "
Karışmamalı engine tek bir damlam
Sevdiğime düşene kadar
"Yok olup tekrar yağmalı.."
Olur ya yüzüne düşer,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!