1952 yılında İstanbul'da doğdu. Üniversiteye başlayıncaya kadar çocukluk ve gençlik günleri Kırklareli 'nde geçti. Edebiyat ve şiire olan ilgi nedeniyle hocası Oktay Tuncer gibi öğretmen olmak istedi. Liseyi birincilikle bitiren birinin o zamanlar öğretmen olmak istemesi insanlara çok tuhaf geliyordu... Babasının yönlendirmesiyle İşletme Fakültesine girdi. Okulu bitirince önce sinema yönetmeni , sonra gazeteci olmak istedi. Ankara'da evlenip PTT EBİM 'de programcı olarak çalıştı. Daha sonra kendini yetiştirdiği Bilgi Yönetimi alanında uzmanlaşt ...
Ayvalık sokakları karşı kıyılarla doludur
Hasret şarkılarını söyler yorgun mavnalar
Seni koluma takınca
Nereye gidilir ki başka
Başka hangi şarkılar söylenir
ARKAMDAKİ ÇOCUK
Beni pek tanımazlar, bilirim
Şehir ezberimdedir oysa
Yollar anımsar beni
Dingiloğlu parkında babaannem, yanında kızanı
bir dönenceyi yaşamak için gelmeyegör
Ayvalık'da nasıl uyanır sular maviye
yeşil nasıl giyinir ağaca
bütün kıyıları toplamayagör
kıvrımlarından dönmeyegör
nasıl doğduğunu bütün koyların adalara
Ellerimiz kelepçeli
gözlerimiz kilitlenmiş bekliyoruz
toprak sessizliğe gömülecek mi yine
boyunları bükük yaşlılar
zorbalar gelecek diyorlar
Dinledim içimizde biriken
Nasıl gömdüm düşlerimi bilsen
Nasıl kıydım canıma
Ellerim paramparça
Yüreğim paramparça
Kıydım işte canıma
Kırk üç yıl geçti aradan
kırk üç yaşında şimdi kızımız.
Hayatımızı oyan o boşlukta düğümlenmiş soluğumuz
kaçımız düştü pençelerine
kaç kere kanlar boşalmıştı kaç kere.
Evdeki silahın yerini sormuştu asker
Kocaman gözleri vardı
İkizdereli o yaşlı kadının
Bakınca sarsılırdı dağ tepe
Elinde asası Musa'nın
Delecek gibi suları
Dünyaya meydan okuyan tavrı vardı
Ellerin bahar mıdır Mahsa
Saçlarına konan serçeler midir yoksa
Şimdi nefesinle dolu sokaklar
Dağ kükredi
Gök kükredi
Sonra
Bir kadının gelin fotoğrafları
Gökyüzüne bağlanmış mendillerdir
Gizli kalmış göz yaşları
Ayrılık da birleştirir insanları.
Tutuklu kalmış sevdalar vardır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!