Böyle dağılır ruhuma çayımın buğusu
Bu erken sonbahar sesi rüzgarın uğultusu
Bu bir bayramdır bu bir hazan yortusu
Bu bir talan bu bir işgal saçların haçlı ordusu
Acımasız savaş esiyor yoruyor bedenimi
Gözlerini görememiştim ey dost!
Sesine müptelaydı kulaklarım
Seninkiler Ankara’yı aşındırırdı
Benim üşürdü ayaklarım
Sesini duymak için geceyi beklerdim
İki damla ile ıslanırdı yanaklarım
Burası İstanbul hayat karşıdan karşıya geçiyor
İnsan bu şehirde herşeyden kaçıyor
İki yaka, iki köprü, ikiye bölünmüş şehir
İyi ve kötüyü elek gibi seçiyor
Burası İstanbul aşkın en kirli yüzü
İntikam sırrı ile gerildik durduk
Kendimiz çözemedik başkalarına sorduk
Gönderiliş amacı belli; kulluk
Sınavdan sıkılınca suçu kaderde bulduk
Yağmur yine İstanbul’un kaderi
Yağmur bazen siler atar kederi
Akşamüstü yollarımı bağlar yağmur
İlkbaharda mutluluktan ağlar yağmur
Yağmur şehirde başka dağlarda bir başkadır
Uykusuz bir gecenin sabahı
Yine yağmur İstanbul’da yine sen gönlümde
Hüznü kattım yağmura, gönlüme seni
Yine aşkın yollarında divane deli
Sensiz yağmurlar soluk, hüzün anlamsız
Rüzgar esse de savrulsa saçların
Elimi tutmaktan terlese avuçların
Bıkmam sevmekten seni yinede
Bitmek bilmese benden kaçışların
Rüzgar esse de savrulsa saçların
Ben haftalardır değil, yıllardır yalnızım
Sonbaharda kanar yaram,
dinmez bir türlü sızım
Ben geceleri çalan hırsızım
Aşktan dili yanmış uslanmaz arsızım
Bu bir itiraftır ve ben bir suçluyum
Kır kalemi ben artık ölmeliyim
Seni sevdim kıydım ben o dostluğa
Şuan senin aşkın ile doluyum
Bu bir itiraftır ve ben bir suçluyum
Ve işte bitti
Ve ben bittim
Çatladı rüya
Sevmiştim güya
Yazmıştım adını
Toprağa suya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!