Seninle hüzünlere bölünen saatler...
Ayı, güneşi yutar,geceleri besler.
Karanlık nefes olur,bedenimde yüzer,
Işık unutur ruhum,tek rengine güler.
Geçmişim geleceğe kibirli el tutmaz,
Çıplak bir vedanın yorgun akşamı,
Ağlatır kalemimi,söner sabahı,
Karanlık sözleriyle,gönül ilhamı,
Gücenmiş gamzelere özlem betimler...
Bir türlü kağıt yetmez,bin türlü hayal...
Sende bırakıp gidiyorsun...!
Parmağında yüzük,gönlümde ateş,
Ve evliliğin aklında güneş...
Gölgesinde yalnızlığım mahkum,
Dudaklarına hasret,bir ölüm..!
Gidiyorum...!
Bütün hüzünlerimi kapına asarak,
Nice sözlerini sana bir hatıra bırakarak,
İlk ve son şiirini bir daha okuyarak,
Ama tümünü rüyalarımda götürerek,
Gidiyorum...
Nice hayali sarsmadan yaşatan buluşmalar..!
Nerdesiniz,nerde o güz,o duygusal heyecan...
Nerde o sıkılgan bulutların gölgesindeki öpüşmeler.
Sanatsal doygunluğun tüm derinliğinden,
Aşk yapan kalem kırılır her eleminden,
Şaşkın duygular dağılır,gönül kavrulur,
Limanım yutulur senin ihanetinden...
Sözler konuşur artık bu cılız dilimden,
Melek inandığım bir sevgilim vardı bir ara,
Bebek desemde,düşmezdi hiç elinden sigara,
Reddetti,reddeti aşkı,kalbinde derin bin yara,
Dost kalalım senle dedi,bakmayalım o bir yana.
Olur olmaz deyip derken,kader saldı bir dala,
Tutunduk hem ikimizde, inandık yarınlara....
Ürkek fitnelerden korkar olmuş şam,
Şerefsizler kudurmuş yakar her akşam.
Her bir sokakta yatar,elinde bin keleş,
Masum mazluma mermi,yağdırırmış kardeş.
Ne suçu varmış halkın çıktıysa sokağa,
Acaba sevdim mi ben hiç seni!
Acizim, yorgunum bilemiyorum...
Ama bir soru ki içimde,
Bütün hüzünlerini üzerime ateş yağdıran..!
Masum bir çocukmuş gibi yüzü solan,
Dilsiz diye bir türlü keder haykıramayan,
Ve bana dargınmış gibi surat asan.
Belinde bereket,yolunda nimet nazlı Şam.
Sensizliği anlatsa,konuşsa bu katranlı yaşam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!