Bir ucundan bir ucuna bizimdi her yer
Doğup büyüdüğümüz topraklarda
Vakar içinde ve masum yaşamak varken
Olmadı yenik düştüm umuda
Ardıma dönüp bakmaya
Son kez olsun doldura doldura ciğerlerimi
Bir nefes bile alamadan
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Maziye gömülen bir şehir,
Yüreğe gömülen bir zehir,
Seherde dirilen bir şiir,
Sevdanın denizinden gelir.
TEBRİKLER ÜSTADIM.
şiir şairliğinizi ele vermiş...üstadım tebrikler
Bu şiir aldı beni, öğrenciliğimin geçtiği Kars'a götürdü.
Caddelerinde dolaştırdı, kalesine çıkardı, orada piknik yaptırdı.
Okulumuzun kulesine çıkardı, yasak olduğu halde gençliğimizde yaptığımız gibi çatısına çıkıp Kars'ı seyrettim, fotoğraflarını çektim.
Düşündüm ki Necdet Bey'de öğrenciliğinin geçtiği şehire yazmıştır.
Şehirler aynı değil ama ona duyulan özlemler aynı. Kişiliğimizi şekillendiren şehiri nasıl unutabiliriz ki!
Tebrik ediyorum değerli kardeşimi. Beni benden bir süreliğine uzaklaştırdı. Ustaları puanla değerlendirmek hoş olmasa da tam puanımı bırakıp, şiiri götürüyorum.
Ey şehir
Kaç yıl oldu seni görmeyeli
Kaç yıl oldu kaç yıl
Sahi Küçük Çarşı duruyor mu?
Saat Kulesi yine zamanlı zamansız vuruyor mu?
Anlatsana bana teker teker sende kalanlarımı
Ne olur susmasana
Anlat işte anlatsana….
Ey şehir
Kaç yıl oldu seni görmeyeli
Kaç yıl oldu kaç yıl
Sahi Küçük Çarşı duruyor mu?
Saat Kulesi yine zamanlı zamansız vuruyor mu?
Anlatsana bana teker teker sende kalanlarımı
Ne olur susmasana
Anlat işte anlatsana….
Yaşanan anların, zamanın bekçisi....
Dile gelse o şehir, neler anlatır kimbilir..!
zamanın içinde bir yolculuktu O Şehri sizden dinlemek çok güzeldi.......
kutluyorum Sn Necdet Arslan
Bir ucundan bir ucuna bizimdi her yer
Doğup büyüdüğümüz topraklarda
Vakar içinde ve masum yaşamak varken
Olmadı yenik düştüm umuda
Ardıma dönüp bakmaya
Son kez olsun doldura doldura ciğerlerimi
Bir nefes bile alamadan
Dağlarımı ovalarımı ve ırmaklarımı
Gerilerde bırakarak terk ettim
Bir güz mevsimiydi…
Bizim oralarda eylül
Senin kadar soğuk değildi
Gecelerinde yıldızlar kaynardı gökyüzünde
Sabahlara değin oynaşırdı Samanyolu
Oysa bir ana şefkatiyle sarıp sarmalayıp
Hiç mi ısıtamazdın beni
İşte sana o kaçış günlerimin birinde
Sabaha akarken uykular
Kendime biçtiğim rolü oynamak için
Bir karakolun rutubet kokan sessizliğine sığındım.
Yenik düşmemek adına
Ve inadına asılmak için yaşama
Tedirginliklerimin üstüne çöken şafağı yırtarak
Üstüme üstüme gelen
Tanımadıklarıma bir şeyler sormuştum.
Gün ne zaman başlar ve ne zaman biterdi buralarda
Nereye götürürdü beni ayaklarım
Kimdi etrafımı saran bu kalabalık
Rehberim kimdi
Satar mıydı beni öldürür müydü acaba
Yasını tutmaktan yorgun insanlar gibi sustun
Hiçbir şey söylemedin
Biliyor musun yıllar yıllar geçmiş aradan
Konuş artık hiç durmaksızın konuş
Neler bırakmadım ki sana
Anlat onları birer birer
Böyle durma
Sende gizlemiştim kimliğimi
Başkası olmak evet çok güçtü ama
Mecburdum
Öyle gelmeye
Güvendim sana
Ve tutamayıp dilimi her şeyimi anlatırken
Yüreğime vura vura bağrımı deldim
Yıllar süren kasvetli tedirginliklerimle
Sende şekillendi geleceğim
Düşlerini uzaklarda bırakıp
Son göçüyle kaldırımlarına kapanan bir bedeviydim
Hiç belli etmeden sana mahcubiyetimi
Peşimden getirdiklerime şaşkın şaşkın baktıktan sonra
Kulağına fısıldarken benden ayrık değildin
- Beni anlasana!
Diye söylenebildin sadece
Yaşam bir başka akıyordu o gün
Özgürlüğe tutkulu bu yüreği.
Günahlarıyla kabullenecek kadar başkaydın
Farklılığımızla örtüşen bir yazgının
Birbirinden habersiz iki ortağıydık.
Kalabalıkların gölgesine sığınmaktı uğraşım
Ve kendime çıkış yolları aramakla geçen
Tutuklu günlüğüme
An’larımı senden habersizce kazımak..
Kolay değildi.
Ekim günlerinden birinin öğle sonrasıydı
Güz gülleri salkım saçaktı parklarda bahçelerde
Bayraklarla donatılmıştı boydan boya bulvarlar
Kalabalıktı
Genç kızlar ve oğlanlar
Közde yeni pişmiş mısır koçanları ellerinde
Turluyorlardı
Öfkeliydi bir anne
Bir çocuk peşinden sürüklenerek ağlıyordu
Annem gelmişti aklıma o an
Bu ses yüreğimi dağlıyordu
Ekim gecelerinden birinde
Kurtuluş Mahallesi’ne akan
Kıvrım Sokak’tan yırtılan çığlığımı
Ayak izlerimizi kızıla boyayan cam kırıklarını
Ve yıldızları paramparça eden o sesi?
Anımsıyorsun değil mi?
Günlerce bir boydan bir boya voltalar attığımı
Kerpiç duvarların sınırladığı
Toprak zeminlerde aç ve susuz yattığımı
Bir varoştan kaçıp
Başka bir varoşta battığımı
Biliyorsun değil mi? ,
Ey şehir
Kaç yıl oldu seni görmeyeli
Kaç yıl oldu kaç yıl
Sahi Küçük Çarşı duruyor mu?
Saat Kulesi yine zamanlı zamansız vuruyor mu?
Anlatsana bana teker teker sende kalanlarımı
Ne olur susmasana
Anlat işte anlatsana….
Sn.Necdet bey...bir solukta okudum...inanın hiç bitmesin dediğim şiirlerden biriydi....çok hüzünlüydü..
çoğu kişi gibi beni de anlatan bir şiirdi..yani mükemmeldi..paylaşımınıza teşekkürler..ellerinize sağlık..saygılarımla..
Kalabalıkların gölgesine sığınmaktı uğraşım
Ve kendime çıkış yolları aramakla geçen
Tutuklu günlüğüme
An’larımı senden habersizce kazımak..
Kolay değildi---ÖZLEMİNE HÜZÜN KATAN KALEMİ KUTLUYORUM ÜSTAD SAYGILARIMLA
Evet,özlem kokan bir şiir ,tam puanımla kutluyorum.saygılar
Hüzün dolu bir hikaye,harika dizeler
Kutlarım emeğinizi
Saygımla
*Geçmişi anıyorum, yüreğimde düğüm düğüm.*
*Geçmişimi bulamıyorum, zamana gömdüğüm*
*Anlamsızdır şimdi bana, ağladığım, güldüğüm*
*Yıldızları avuçlamak, geceleri hayal bakçemde*
Dokunmadı desem yalan.. nice kentler oldu bizi bağrına saran.. Kim kaldı, Ah be Necdet, doğduğu kentte kalan.. memleket kazan biz kepçe, döner dururuz nedenini bilmeden.
Başarılar diliyorum...... 10
Güzel bir şiir okudum kaleminden. Kutlarım.
Bu şiir ile ilgili 67 tane yorum bulunmakta