Bu köyün unutulmuş patikalarında gezerken,
Sanki mazinin kırık aynasında bir yüz beliriyor,
Her çatlakta bir anı, bir yarım kalmış söz.
Taş döşeli yollara serilmiş gölgeler,
Yılların ardında yitip gitmiş gülüşler gibi
Yansımasını buluyor gözlerinde.
Eski bir ahırın yanından geçiyorum usulca,
Duvarlarında yosun tutmuş, çatlak sıvalar
Ve bir çocukluk masalı yankılanıyor
O boş ambarların ardında, sessizce.
Bir zamanlar bu tarlalarda yankılanan
Gözyaşı, kahkaha, umut kırıntıları.
Bir köy kahvesinin önünden süzülen o ses,
Tozlu pencerelerin ardında saklanmış türküler.
Bir saz teli mi, yoksa eski bir ağıt mı?
Mazinin perdelerini aralıyor yavaşça,
Ve ben o sesin peşinde adımlarken,
Geçmişin tozlu izlerinde kendimi buluyorum.
Bir ayna gibi karşımda duruyor köy,
Kırık dökük, ama hâlâ bir hikaye anlatan,
Her taş bir yara gibi gözler önünde,
Ve her yara bir sevdayı hatırlatıyor bana.
Mazinin derinlerine daldıkça anlıyorum,
Bu köyde herkesin bir geçmişi saklı.
Şimdi ben, gecenin sessizliğinde yürürken
Bir kez daha dönüp bakıyorum geriye.
Bir zamanlar burada bıraktığımız izleri,
Ve yağmurla yıkanmış eski toprak yolları,
Sanki her şey o günkü gibi yerli yerinde
Ama biz çoktan bir hatıraya dönüşmüşüz.
Kayıt Tarihi : 2.11.2024 00:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!