Mazimde ararken güzelim İstanbul'u,
Sordum ak şaçlı dedeye nerede bilir misin Beyoğlu,
Dedi işte geldiğin Beyoğlu'nda İstiklal Yolu.
Bakındım sağa sola, bilemedim şimdiki İstanbul'u.
Dedim a efendim kalmamış ki eski İstanbul'dan hiç eser,
Gördüm ki mahşere dönmüş o sakin, sessiz yer.
Şaşırdım asfalt olmuş, parke taşlı yollar,
Asfaltta gezenler, yaklaşan yüzler, hayasızlar.
Herkes onları, onlar da herkesi bakıştan solluyor,
Duydum ki bayan deniyormuş beye bunlar oluyor,
Edep vardı, haya vardı, eskiden İstanbul denen yerde,
Hani nerede haya, nerede edep, utanmak nerede?
Yürüdüm durağa bekledim, geldi körüklü otobüs,
Tıklım tıklım otobüs güneş oldu, ben gezegen venüs,
Dolaştım etrafında binemedim daha henüz,
Binemeyip kalanların çoğunda asıkca bir yüz,
Nihayet girebildim körüklüden zorla içeri,
Gözüm aradı bu hengamede oturacak bir yeri,
Talebe sandığım ikram etti oturduğu yeri,
Çok yorulmuştum; pek memnun etti bu ikram beni
İstanbul'da Fatihli olan bilmez mi tarihi Taş Mektep'i,
İşte tanıdım! Burası bildiğim Fatih'in medresesi,
Fatih İstanbul'da çocukluğumu tükettiğim yer,
Çok mutlu olurum görürsem yaşadığım evi eğer,
Düşünürken gelmişim çeşmeli sokağın başına,
Baktım sokaktaki evler, dönmüş kaldırım taşına.
Aradım, nerede mazimdeki cumbalı ahşap ev,
Dediler yandı bitti kül oldu; katili kundakçı, yaktı alev alev.
Çocukluğum mutlu geçmişti yanan evde hatırlarım,
İstanbul'da, Fatih'te çok vardı o evde hatıralarım.
Hatırımda kalan İstanbul'da; Fatih'te yaşanan çocukluk,
Hüzünle, özlemle geçti mazimdeki bu İstanbul'da yolculuk...
(İstanbul,2006)
Mustafa KorganKayıt Tarihi : 20.4.2006 20:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tebrikler...
Selamlar..
Ben Serhat KORGAN
[email protected]
TÜM YORUMLAR (2)