Sessiz çığlıklar atarsın yankım ülkene ulaştığında.
Efsane güzelliğinin üzüm bağlarında gülücükler saçarsın.
Anılarını koynuna alıp, dalarsın savaş meydanlarına
Bir liman meyhanesinde zaferine kadeh kaldırır,
yüreğindeki çözümsüz aşkla hayat oyununu oynarsın.
Binlerce sözcüğün yıldıza dönüştüğü bir gizem gezegeninde, kırık dökük anılara kadeh kaldırmaktır yokluğun. Günler serseri bir mayın gibi dolanır masmavi denizlerinde. Bir yakamoz ışığı yansır arada bir çözümsüz yüreğinden ve yalnızlığının ayak sesleri duyulur derinden. Sesin, gözlerin, saçların ve ellerin tırmalar bedenimi binbir yerinden.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla