Maviler Kuşanan Adam Şiiri - Engin Badem

Maviler Kuşanan Adam

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Mahyalar sönmüş yine,
Ruhunda vurgun yemiş esaret.
Kalemin kırılmış koca adam.
Devrilmiş yüreğinde kök salan çınarlar.
Tetik düşmüş sevinçlerine.
Can doğramışlar kursağından geçenlere.
Anlatsana can gardaşım,
Bent çeken kimdi ömrüne,
Yüreğinin tam ortasında,
Kurşun sıkan kimdi, kanayan gülüne.
Anlat derdini koçum.
Bu gece bizi dinlesin İstanbul.
Anlat durma yiğit çocuk,
Konuşamasam da dinlerim.
Suskun gibi görünsem de
Bir susar, bin kükrerim.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Anlat kardeşim,
Bu gece bizi dinlesin İstanbul.
Kuduz köpekler kudursun varsın.
Çatlasın arsız yüzü sıfatsızların.
Yırt gözlerine çekilen şu zalim kefeni.
Düşür yere dilinden ihanet türkülerini.
Bırak İstanbul sende yetim kalsın,
Bırak İstanbul sende yalan.
Dur!
Ağlamak yok Elazize selam yollamadan.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Gündüzü yorgun,ömrünün,
Gecesinde sarhoş kalmışsın.
Masumiyetine şahitken rüzgar,
Sen tüm suçlara bulanmışsın.
Bu nasıl denge gakgoşum,
Ruhunun pelerini takıldı yıldızlara.
Biz daha ölmeden meydan vermek yok arsızlara.
Haydi sil gözlerini;
Ağlama mavi çocuk.
Kıyamam sana bak gözlerin boncuk boncuk.
Sen ki; Aslanları korkutan dağlardan geliyorsun.
Kasketinde dokuz ibik.
Pabucunda çamur.
Ağlama koçum,
Gözyaşını kıskanır yağmur.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler,
Zemheri düşmüş gözlerine, ellerin cebinde.
Bakışlar utangaç, bakışlar rehin,bakışlar önde.
Dudağında gözyaşından ıslanmış cigara,
Toprakta gümüş rengine yakın kırağı.
Ne yanına gizledin be koçum gül kokan baharı.
Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Darmadağın yedi tepe.
Mavi su,kan taşıyan dere.
Başını çevir de bak be koçum,
Kim kaldı eskilerden geriye.
Bir sen,birde yüreğin,
Bir de geçmişin işte.
Anlıyorsun değil mi?
Yapayalnız kalmak yok kaderde.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Dilinde ıslık gece bekçilerinin,
Biraz nemli hani birazda buruk.
Dur gülüm; şu demli çayı içmeden nereye yolculuk.
Çamlıca’ya efkar çökmüş bu gece?
Umut haliç kadar batık,
Ve görüyorum yürek gemin hep sola yatık.
Anlat koçum,
Varsın bu gece uykusuz kalsın İstanbul,
Varoşlarda türkünü dinlesin gelincikler.
Anlat ki
Bu gece onur kuşanmasın şerefsizler.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Bilmem ki hangi lüks otelin,
Şeytan dairesinde sönüyor fenerler.
Ve her gün aynı dem koçum,
Maskelerde tümceler,
Ha bu arada duydun mu kardeşim;
Adamlıktan bahseder oldu erkek fahişeler.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Ve bir köşede mahzun kaldı selviler.
Şiirleri yalan gülüm,
Kinaye yüklemleri, özneleri şair.
Bunlar şairse eğer nedir bu yürekteki kir.
Hahh işte böyle, sen gülümse kardeşim;
Ağlamak vakti çok yakın kalleşlerin.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Kim diyebilir ki sanal alemden gelir hep ihanetler.
Şimdi eskiye dair ne varsa,
Kus! karışsın boğazına İstanbul’un.
Ve adını “Yiğitlik” koy,
Bu tutuğun suskun orucun.
Kapını kapa masum gagkoş,
“Eti” mızraklı yamyamlar girmesin içeri,
Sözüme çizik çekmem dostum,
Söz meclisten içeri.

Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Ve birer birer terk etmiş seni dost bildiğin çirkefler.
“Keşke”leri bırak mavi çocuk,
Bin kere söyledim sana.
Biliyorsun bir tövbe yetecek günahına.
Kalk gardaşım! şafak çoktan söktü,
Kardeşliğe davet var.
Unutma artık yalnız değilsin,
Seninle atan dört yürek var.
Al paltonu bu gece rahat yok İstanbul’a
Sana söz mavi çocuk,
Gözyaşın düşmeyecek bu meydana...

Engin Badem

Engin Badem
Kayıt Tarihi : 28.11.2006 13:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!