Mavi yosun sarmış boynumuzu
Her yanımız irin ve kan
Her yanımız pislik yuvaları
tarla fareleri kemirir etlerimizi
kıymık kıymık etler; kesilen başlar
başsızlığımızın ağır bilançosu
gencecik bedenler,ruhlar ve sevdalar
sarı bir yaz güneşi vurur alnımıza
alnımızda kara leke, koynumuzda hain bıçak
inci inci işlenmiş şeytansı tuzak
bir bilsek,görsek ve inansak
iman etsek yalnızca iman etsek
gecenin karanlığı çöker üstümüze
her an her saniye kapkara bir tabut
kefensiz mutlak bir ölüm bekler bizi
ölürüz ama göremeyiz belki neml çukurunu
bir ömür bekleriz,umutlarımızdan düşler yaparız
hayal kırıklığı ve imansızlık tezahürü
iki kümenin birleşim bölgesi
ve alevlerin kasırgası
bir simitçi tepsisi başlarda leş benzeri
sığındığım limanlarım ve kutsallarım
meydanlarda; konsolosların balo salonlarında
artık bir dualık müslümanım
korkularda,çakalların arasında
ekmek davasında
emek teknem batmış ülkemin denizlerinde
sorgumuz, sualimiz, kanunsuz mahkemelerimiz
ne yiğitler vardı kim bilir
ne sevdalar vardı yüreklerinde
göçebe bir kuşmuydu,bir anası yokmuydu
kolaymıydı böyle bir aşiftenin koynunda emir vermek
kolaymıydı böyle bir tarihi yerle bir etmek
iştahımız, saltanatımız ömrümüzün son anında, son nefesinde
ölüm dediğin illet;
bir mikronluk mikrop
nasılda alır zalimin zulmünü
nasılda koparır baştan gövdeyi...
Kayıt Tarihi : 2.4.2013 17:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!