Yalnızlığıma dem vuran bu mavi panjurlu pencereden, akıp giden hayatıma baktım.
Saksıda büyüttüğüm papatyalar solmuş. Oysa ne umutla ekmiştim onları...
O vakitler bu pencere yalnızlığıma değil, yaşam sevincime açılırdı. Papatyalar o sevince ortak coşardı.
Lakin pencere yalnızlığıma, saksı kuruyan toprağa mahkum nicedir. . .
İçtiğim çayın bile tadı yok.
Haritalar her zaman uzaklığı göstermiyor.. Mesafelerin kilometrelerle ölçülmediğini öğrendiğim günden beri yalnızım ben aslında.
Haritada kalan o uzaklık sadece gözü yorarken, yanı başında duran o uzak mesafe en zor olanı; 'gönlünü yoruyormuş insanın' ..
Sanırım bu gönül yorgunluğu, hüznün şakağına dayanan son nokta !
Öyle ki; dokunsam yanarım, uzaklaşsam donarım!
Evet bu asırda mesafe dediğin iki şehir arasından, iki yürek arasına iniyor. .
Ve ben, yanmayı da, donmayı da beceremeden bir arafta kayboluyorum !...
Kayıt Tarihi : 4.11.2019 13:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İnci İncim](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/11/04/mavi-panjurlu-pencere.jpg)
beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (2)